|
Yargı Kararı Arama Motoru
|
|
|
|
|
||||||||||||
|
||||||||||||
1-) İHRACATTA VERGİ İADELERİNİN GERİ ALINMASI İŞLEMLERİ SIRASINDA ZA- MANAŞIMI VE KANUNİ TEMSİLCİLER HAKKINDA YÜRÜTÜLECEK TAKİP USULÜNDE YAL NIZ 6183 SAYILI YASA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI GEREKTİĞİ, 2-) MEVZUATA AÇIKCA AYKIRI OLARAK VEYA DIŞSATIMCININ GERÇEK DIŞI VE YA NILTICI BİLGİ VE BEYANLARINA DAYANILARAK ÖDENDİĞİ SAPTANAN İHRACATTA VERGİ İADELERİNİN HER ZAMAN 6183 SAYILI YASANIN 37.MADDESİNE GÖRE VERİ LECEK BİR AYLIK ÖDEME SÜRESİ İÇİNDE İSTENEBİLECEĞİ, 3-) BEŞYILLIK TAHSİL ZAMANAŞIMININ, BİR AYLIK ÖDEME SÜRESİNİN BİTİM TA RİHİ VADE GÜNÜ OLDUĞUNDAN BU TARİHİ İZLEYEN TAKVİM YILI BAŞINDAN İTİBA REN İŞLEMEYE BAŞLAYACAĞI, 4-) ANONİM ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİNDEN TAHSİL OLANAĞI KALMAYAN İHRACATTA VERGİ İADESİ ALACAKLARININ TAHSİL İŞLEMLERİ SIRASINDA, KANUNİ TEMSİLCİ LER İÇİN 6183 SAYILI YASA HÜKÜMLERİNE GÖRE DOĞRUDAN TAKİBAT YAPILMASI OLANAĞI BULUNMADIĞI HK.(*)< İstişari düşünce isteminin konusunu, ihracatta vergi iadesi mevzuatı- nın yanlış uygulanmasından ya da ihracatçı adına yanıltıcı bilgi ve belge verilmesinden dolayı gereksiz veya haksız olarak ödenen ihracat- ta vergi iadelerinin geri alınması işlemleri sırasında zamanaşımı ve kanuni temsilciler hakkında yürütülecek takip usulü konularında izlene cek hukuki yolun ne olduğu hususları oluşturmaktadır. İhracatımızı geliştirmek ve özendirmek, ürünlerimize dışpazarlarda re- kabet gücü kazandırmak amacını taşıyan ihracatta (dışsatımda) vergi ia desi uygulaması, 27.6.1963 günlü ve 261 sayılı İhracatı Geliştirmek Amacı İle Vergilerle İlgili Olarak Hükümetçe Alınacak Tedbirlere Dair Kanunun 1.maddesiyle 28.7.1967 günlü 933 sayılı Kalkınma PLanının Uygu lanması Esaslarına Dair Kanunun 3/c, 4 ve 13.maddelerinin Bakanlar Ku- ruluna verdiği yetkiye dayanılarak ve Yüksek Planlama Kurulunun görüşü alınarak çıkarılan ihracatta vergi iadesi kararları ve bu kararlara ilişkin tebliğ hükümlerine göre yürütülmektedir. 261 sayılı Yasanın 1.maddesinin (a) bendinde ihraç edilen malların dış satım fiyatlarına giren ve belgelerle belirlenecek vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükleri; bağışıklık ve ayrıcalıklar tanımak, ya da iade suretiyle tamamen ya da kısmen gidermeye ve bu amaçla gerekli usulleri saptamaya, bunların uygulanmasını sağlayacak koşulları hazır- lamaya bu usul ve koşullarda gerekli değişiklikler yapmaya Bakanlar Ku rulunun yetkili olduğu açıklanmıştır. 933 sayılı Yasanın 3/c maddesin- de ihracatın kalkınma planı ve yıllık programlar dairesinde geliştiril mesi ve düzenlenmesi için gerekli önlemlerin Bakanlar Kurulu kararname leriyle alınacağı, aynı Yasanın 13.maddesinde de 261 sayılı Yasanın 1. maddesinde yazılı Kararnamelerin çıkarılmasından önce Yüksek Planlama Kurulunun mütalaasının alınması gerektiği öngörülmüştür. İhracatta vergi iadesi kavramı ilk kez 9.9.1975 günlü ve 7/10624 sayı- lı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan İhracatta Vergi İadesi Kararıyla teşvik mevzuatı içinde yerini almıştır. Bakanlar Kurulu bu Kararında ihracatta vergi iadesi teşvikinin, 261 ve 933 sayılı Yasala- rın yukarıda metni açıklanan maddelerinin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak, Türkiye'den ihraç edilen ya da bu karara göre ihraç edil- miş sayılan madde ve mamullerin ihracatçısına ödenmesini öngörmüştür. Söz konusu 7/10624 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve bu Karara ek karar lar 28.11.1986 günlü 86/11237 sayılı İhracatta Vergi İadesi Kararıyla yürürlükten kaldırılmıştır. 1.1.1987 gününde yürürlüğe giren İhracatta Vergi İadesi Kararının 1.maddesinde ise ihracatta vergi iadesi, ihraç edilen malların maliyetine girmiş bulunan ve karara ekli "Mali Yükler Listesinde" yer alan vergi resim ve harçlar ile benzeri etki yapan yük lerin ihracattan sonra ihracatçısına ödenmesi şeklinde tanımlanmıştır. Her iki Kararnamenin kapsamı da 86/11237 sayılı İhracatta Vergi İadesi Kararının 19.2.1987 günlü 87/11509 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla de ğişik Geçici 1.maddesinde belirlenmiştir. Bu duruma göre ihracatta vergi iadesi, Devletin ihracatçılara belli şartlarda ve oranlarda ödemeyi öngördüğü teşvik önlemi niteliğinde bir subvansiyondur. 261 sayılı Yasanın 1.maddesinin son fıkrası, dışsatımve diğer hizmet- lerden dolayı vergi iadesi olanaklarından haksız olarak yararlanıldığı nın saptanması halinde, bu yolla elde edilen vergi iadelerinin ilgili- lerden 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca geri alınacağını hükme bağ- lamıştır. Gereksiz yere ödendiği saptnanan ihracatta vergi iadelerinin geri alın ması konusu ihracatta vergi iadesi kararlarında da yer almıştır. İlk olarak 7/10624 sayılı Kararın yanlış ve fazla ödemelerin geri alınması başlığıyla düzenlenen 26.maddesinde vergi iadesi mevzuatının yanlış uy gulanmasından ya da ihracatçı adına yanıltıcı bilgi ve belge verilme- sinden dolayı gereksiz olarak ödenen vergi iadelerinin, Amme Alacakla- rının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve vergi mevzuatı çerçevesinde geri alınacağı yolunda bir hükme yer verilmiş iken yürürlükte bulunan 86/ 11237 sayılı İhracatta Vergi İadesi Kararının aynı başlıkla düzenlenen 12.maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, "Vergi iadesi mevzuatının yanlış uygulanmasından dolayı gereksiz olarak ödenen vergi iadeleri 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde geri alınır. İhracatçı adına yanıltıcı bilgi ve belge verilmesinden dolayı gereksiz olarak ödenen vergi iadeleri de ödendikleri tarihten itibaren 6183 sa- yılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte aynı Kanun hükümleri çerçevesinde geri alı- nır" hükmünü taşımaktadır. Söz konusu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden ortaya çıkan so- nuç, ihracatta vergi iadesinden gereksiz veya haksız yararlandırıldığı nın saptanması halinde bu yolla elde olunan vergi iadelerinin geri alınması işlemleri sırasında uygulanacak takip usulünün 6183 sayılı Ya sa hükümleri olduğudur. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait kamu alacaklarının takip ve tah- sil usulü esaslarını düzenleyen geniş kapsamlı bir usul kanunudur. An- cak ihracatı teşvik mevzuatına göre yürütülen kamu hizmetlerinin uygu- lanmasından kaynaklanması nedeniyle kamu alacağı niteliğinde sayılan ve 261 sayılı Yasada yer alan hüküm gereğince de haksız yere ödendiği- nin saptanması halinde 6183 sayılı Yasaya göre tahsili gereken ihracat ta vergi iadesinin yukarıda yapılan tanımından da açıkca anlaşılacağı üzere vergi, resim harç ve benzeri mali yüküm niteliği taşımadığı da açıktır. Bu nedenle haksız yere ödenen ihracatta vergi iadelerinin il- gililerden geri alınması sırasında gümrük ve tekel idareleri tarafın- dan alınan vergi ve resimler dışındaki, vergi, resim ve harçları kap- samına alan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerini uygulama olanağı bulunmamaktadır. 6183 sayılı Yasanın 37.maddesinde, kamu alacaklarının özel yasalarında belli edilen süre içinde ödeneceği, özel yasalarında ödeme zamanı sap- tanmamışsa Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak teb- liğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son günü- nün kamu alacağının vadesi günü olduğu hükme bağlanmış, aynı Yasanın 51.maddesinde, kamu alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vade gününü takip eden günden itibaren gecikme zammı uygulanacağı be- lirtilmiştir. İhracatta vergi iadelerinin geri alınmasıyla ilgili mevzuatta söz konu su bu meblağın hangi sürede geri alınacağı belirlenmiş değildir. 86/ 11237 ihracatta Vergi İadesi Kararının 12.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ihracatçı adına yanıltıcı bilgi ve belge verilmesinden dola- yı gereksiz olarak ödenen vergi iadelerinin de ödendikleri tarihten itibaren 6183 sayılı Yasaya göre hesaplanacak gecikme zammıyla birlik- te geri alınacağı yolundaki hükmünde de herhangi bir ödeme zamanı veya vade tarihi saptanmış değildir. Bu hükümle ihracatçının yanıltıcı bil- gi ve belgeye dayalı olarak elde ettiği ihracatta vergi iadelerinin ge ri alınması işlemlerinde farklı bir uygulama getirilmesi gerektiği dü- şüncesinden hareket edilerek ihracatçının kötü niyete dayalı olarak el de ettiği bu meblağın ödendikleri tarihten itibaren faiziyle birlikte geri alınmak istenmesi amaçlanmaktadır. Aksi halin kabulünün 6183 sayı lı Yasada yer alan gecikme zammı kavramına uygun düşmeyeceği açıktır. Bu durumda gerek 7/10624 sayılı Karar kapsamına giren gerekse 87/11509 sayılı Kararla değişik 86/11237 sayılı Karar kapsamında bulunan ihra- catta vergi iadelerinin gereksiz veya haksız olarak ödendiğinin saptan ması halinde bunların geri alınması sırasında, öncelikle tahsile yetki li merci tarafından 6183 sayılı Yasanın 37.maddesine göre usulüne uy- gun biçimde düzenlenen bir tebliğnameyle ilgililere bir aylık ödeme süresi verilmesi, bu tebligata rağmen kamu alacağı ödenmediği takdir- de, anılan Yasanın 51.maddesi hükmü gereğince uygulanacak gecikme zam- mıyla birlikte yine aynı Yasanın 54,55 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca ödeme emri düzenlenerek cebren takip ve tahsil yoluna gidilme si sözkonusu olacaktır. Bütün bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere duraksama konularını teş kil eden zamanaşımı ve kanuni temsilciler hakkında yürütülecek takip usulü konusunda da sadece 6183 sayılı yasada yer alan düzenlemeye bak- mak gerekecektir. 6183 sayılı Yasanın 102.maddesinde tahsil zamanaşımı başlığıyla para cezalarına ait özel kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri saklı kalmak şartıyla bu Yasa kapsamına giren bütün kamu alacaklarının, vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmış, 103. maddesinde tahsil zamanaşımının kesileceği haller tek tek sayılarak kesilme halinin hukuki sonuçları açıklanmış ve 104.maddesinde de bu za manaşımını durduran nedenler ve sonuçları düzenlenmiştir. Hiç şüphesiz tahsil zamanaşımıyla ilgili bu hükümlerin ihracatta vergi iadelerinin geri alınması işlemlerinde uygulanması esastır. Her iki ihracatta ver- gi iadesi kararı kapsamına giren alacaklar yönünden tahsil zamanaşımı- nın başlangıç tarihi, 6183 sayılı Yasanın 37.maddesine göre verilen bir aylık ödeme süresinin bitim tarihi vade günü olduğundan bu tarihi izleyen takvim yılı başı olacaktır. Öte yandan tahakkuk zamanaşımı konusunda 6183 sayılı Yasada herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu halde de konunun özelliği de dikkate alınarak iadri işlemlerin geri alınması hususundaki Danıştay İçtihatla rının irdelenmesi ve öğretide ve uygulamada yer alan bilgilerden yarar lanılması gerekecektir. Uygulamada ihracatçının beyanlarına göre ödenen ihracatta vergi iadele rinin 6183 sayılı Yasa hükümleri göre geri alınabilmesi için 261 sayı- lı Yasada da belirtildiği gibi vergi iadesi olanaklarından haksız ola- rak yararlanıldığının saptanması gerekir. Gerek ihracatta vergi iadesi mevzuatının yanlış uygulandığının gerekse ihracatçı adına yanıltıcı bilgi ve belge verildiğinin açıkca saptanabilmesi için de ilgili ele- manları tarafından incelemeler yapılmakta ve inceleme raporları düzen- lenmektedir. Bu şekilde hukuka aykırılığı idarece saptanan idari işlem lerin idare tarafından geri alınabileceği hele idarenin hukuka aykırı işlemine idare edilenin gerçek dışı beyanı ve hilesi neden olmuşsa bu işlemlerin kazanılmış bir hak doğurmayacağı ve her zaman idare tarafın dan geri alınabileceği öğretide kabul edilmiş bir olgudur. Nitekim Da- nıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1971/36 sayılı Kararının so- nuç kısmında bu gerçek açık bir biçimde vurgulanmıştır. Bu nedenle mevzuata açıkca aykırı olarak veya ihracatçının gerçek dışı ve yanıltıcı bilgi ve beyanlarına dayanılarak ödendiği inceleme rapor- larıyla saptanan ihracatta vergi iadelerinin her zaman 6183 sayılı Ya- sanın 37.maddesine göre verilecek bir aylık ödeme süresi içinde geri istenmesi mümkün bulunmaktadır. Duraksama konularından ikincisini teşkil eden kanuni temsilciler hak- kındaki sorunun, anonim şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı kalma yan ihracatta vergi iadesi alacaklarının takip ve tahsilinde izlenecek hukuki yolun ne olduğu konusunda ortaya çıktığı anlaşıldığından konu anonim şirketlere hasren incelendi. Tüzel kişiliği idare ve temsil eden kanuni temsilciler, 6183 sayılı Ya sanın 3.maddesinde yer alan kamu (amme) borçlusu tanımına göre borçlu olarak genel anlamda sayılmış bulunmakta ise de, bunların ne şekilde takibata anılacakları hususnda diğer maddelerde herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Aslında kamu borçlularını belirleyen bu madde limited şirket ortakları sayılmadığı halde 6183 sayılı Yasanın 35.maddesindeki düzenlemeye göre kanuni temsilci durumunda olsun olmasın limited şir- ket ortaklarının şirketten tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı payları oranında kişisel olarak da sorumlu oldukları belirtil- miştir. Ancak anonim şirketler yönünden 6183 sayılı Yasada böyle bir hükme bile yer verilmiş değildir. 6183 sayılı Yasada, kamu alacaklarının, yürütülen kamu hizmetlerinin gereği olarak, özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan alacaklardan fark lı usulle tahsili öngörülmüş ve bu Yasa kapsamında bulunan alacakların kamu gücüne dayanılarak re'sen tahsili konusunda idareye yetki tanın- mıştır. Ancak kamu alacaklarının tahsili konusunda idareye tanınan bu yetki, sınırsız olmayıp, 6183 sayılı Yasada belirtilen takip ve tahsil usulleriyle sınırlı olarak kullanılabilir. İdarece, anılan Yasayla ve- rilen yetkinin yasada öngörülmeyen şekilde kullanılarak kamu alacakla- rının tahsili yoluna gidilebileceğini kabule olanak bulunmamaktadır. 6183 sayılı Yasadaki usullerle tahsiline olanak kalmayan kamu alacakla rının, alacakların tahsilini sağlayabilecek özel hukuk hükümlerine gö- re takip edilebileceği de açıktır. Belirtilen nedenlerle 6183 sayılı Yasada öngörülmemiş olması nedeniyle anonim şirket tüzel kişiliğinin mal varlığından tahsil olanağı kalma- yan ihracatta vergi iadesi alacaklarından dolayı, anonim şirketlerin idare ve temsilini düzenleyen Türk Ticaret Kanununun 317.maddesiyle be lirlenen ve kamu borçlusu sıfatını taşıyan kanuni temsiller hakkında yine aynı Yasanın 336.maddesinden kaynaklanan sorumluluklarından bahis le 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takibat yapılması olanağı yoktur. Bu halde ihracatta vergi iadesini tahsil edemediği şirketin yönetim kurulu üyelerini sorumlu gören idarenin, sorumlulukları Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olan anonim şirket yönetim kurulu üyeleri hakkın da özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde dava açması mümkün- dür. Sonuç olarak; a-) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm niteliğini taşımaması ne- deniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında bulunmayan kamu alacak larından olan ihracatta vergi iadelerinin geri alınması işlemleri sıra sında zamanaşımı ve kanuni temsilciler hakkıında yürütülecek takip usu lünde sadece 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği, b-) İhracatta vergi iadesi mevzuatına açıkca aykırı olarak veya ihra- catçının gerçek dışı ve yanıltıcı bilgi ve beyanlarına dayanılarak ödendiği inceleme raporlarıyla saptanan ihracatta vergi iadelerinin her zaman 6183 sayılı Yasanın 37.maddesine göre verilecek bir aylık ödeme süresi içinde istenebileceği, c-) Gerek yürürlükte bulunan gerekse yürürlükten kalkan ihracatta ver- gi iadesi kararlarının kapsamına giren alacaklar yönünden beş yıllık tahsil zamanaşımının, 6183 sayılı Yasanın 37.maddesine göre verilen bir aylık ödeme süresinin bitim tarihi vade günü olduğundan bu tarihi izleyen takvim yılı başından itibaren işlemeye başlayacağı, d-) 6183 sayılı Yasada öngörülmemiş olması karşısında, anonim şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı kalmayan ihracatta vergi iadesi ala- caklarının tahsil işlemleri sırasında, Türk Ticaret Kanununun 317 ve 336.maddeleri hükümlerinden kaynaklanan sorumluluklarından dolayı ve sırf kamu borçlusu sıfatını taşımaları nedeniyle kanuni temsilciler hakkında 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre doğrudan takibat yapılması olanağı bulunmadığı, mütalaa kılındı. (DAN-DER, SAYI:82-83) BŞ/SE |
Bu site telif yasaları kapsamında koruma altındadır.
Site içeriğinin ticari amaçla kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Copyright 2010 BETA