|
Yargı Kararı Arama Motoru
|
|
|
|
|
||||||||||||
|
||||||||||||
MÜŞTEREK MALİKLER ARASINDA YAPILAN TAKSİM VE İFRAZLAR VERGİYE TABİ OL MAYIP BU İŞLEMLERDEN VERGİ ALINMASI V.U.K 116. MADDESİNDE BELİRTİLEN VERGİ HATALARINDAN BİRİNİ TEŞKİL ETTİĞİNDEN SÖZ KONUSU VERGİNİN TERKİ Nİ İSTEMİNİ REDDEDEN MALİYE BAKANLIĞI İŞLEMİNDE İSABET BULUNMADIĞI HK.< Dava,müşterek mülkiyet esasına göre maliki bulunduğu taşınmazın satıl ması nedeni ile salınan Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisinin süresi i çinde ödenmediği iddiası ile adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emri nin iptali için yaptığı düzeltme ve şikayet başvurularının reddi üze rine açılmış bulunmaktadır. 1318 sayılı Finansman Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 33. maddesinde,Türkiye'deki arazi,arsa ve bunların üzerindeki binaların i vazlı veya ivazsız devir veya temlikinden ve bunların karşılıklı ola rak trampa edilmesinden doğan değer farklarının vergiye tabi olduğu hükme bağlanmış olup, parantez içindeki ifade ile, veraset yolu ile in tikaller ve kanuni mirasçılara yapılan şartlı veya şartsız hibeler, ka nuni mirasçılar arasında yapılan her nevi taksim ve ifrazlar bu hüküm dışında tutulmuştur. Bu yasal düzenlemeden müşterek malikler arasında yapılan taksim ve if razların vergiye tabi olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.Maddede sözü ge çen taksimin nasıl yapılacağı ise Türk Medeni Kanununun 628.maddesinde açıklamış olup, buna göre müşterek mülkiyet aynen taksim ile nihayet bulacağı gibi bedeli hissedarlar arasında tevzi olunmak üzere pazarlık veya müzayede suretiyle satım ile veya hissedarlardan bir veya birkaçı tarafından diğerlerine ait hisselerin iktisabı ile de nihayet bulacağı hissedarlar taksimin nasıl yapılacağı hususunda ittifak edemedikleri takdirde müşterek mülkün kıymetine ehemmiyetli bir noksan arız olmaksı zın taksim kabil ise,hakimin aynen taksimi ve kabil değil ise hissedar lar veya üçüncü kişiler arasında müzayede ile satılmasını emredeceği, aynen taksimde hisselerin eşitliği temin edilememişse ivaz ilavesi ile tadil olunacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan,213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116.maddesinde vergi ha tası,vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması o larak tarif edilmiş ve müteakip maddelerde bu hataların neler olduğu a çıklanmıştır. Anılan yasanın 118. maddesinin 3 numaralı bendinde, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir,servet,madde, kıymet,evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması da dü zeltilmesi gereken vergilendirme hataları arasında sayılmaktadır. Dava konusu olayda,yükümlüye veraset yolu ile intikal eden taşınmaz ü zerindeki iştirak halindeki mülkiyetin 1978 yılında müşterek mülkiyete dönüştürüldüğü ve tarhiyatın müşterek mülkiyete konu bu taşınmazın ay nı yıl içinde satılması nedeni ile yapıldığı anlaşılmakta olup,ihtilaf konusu taşınmaza ilişkin satış bedeli pay edilmek suretiyle müşterek mülkiyet sona erdirildiğinden,olayın yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca Gayrımenkul Kıymet Artışı Vergisine tabi tutulması mümkün de- ğildir. Bu durumda, açıkça vergi mevzuuna girmeyen bir işlemden dolayı vergi a lınması Vergi Usul Kanununun 116.maddesinde belirtilen vergi hataların dan birini teşkil ettiğinden bu verginin terkini isteği ile yapılan dü zeltme talebinin reddine ilişkin Maliye ve Gümrük Bakanlığı yazısı ile tesis edilen işlemin iptaline oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU : Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak çözümleyeceği dava lar arasında Vergi Usul Kanunu gereğince şikayet yolu ile vergi düzelt me taleplerinin reddine ilişkin işlemlere karşı açılan iptal davaları da sayılmıştır. 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24. maddesinin -j- bendindeki bu hüküm nedeniyle açılacak iptal davalarının konusu ve kapsamının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun altıncı kısmının üçüncü bölümünde yer alan "Vergi Hatalarını Düzeltme" başlıklı hükümlerine göre belirlenmesi gerekmekte dir.Sözü geçen bölümdeki 117. maddede hesap hataları, 118. maddede ise vergilendirme hatalarının tanımı yapılmış olup, 116. maddedede ise,ver giye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması vergi hata sı olarak kabul edilmiştir. Diğer taraftan, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri,İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun,Vergi Mahkemelerinin görevlerini düzenleyen 6. maddesinde vergi mahkemeleri nin genel bütçeye, İl Özel İdareleri,Beldiye ve köylere ait vergi, re sim harçlarla benzeri mali yükümler ve bunlara ilişkin zam ve cezalar ile tarife uyuşmazlıklarını ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil U sulü Hakkında Kanununun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları çözümleye cekleri hükme bağlanmıştır. 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde ise,kendisine ödeme emri tebliğ olu nanların böyle bir borcu bulunmadığı veya kısmen ödediği ya da zaman- aşımına uğradığı iddiaları ile ödeme emrine itiraz edebilecekleri be lirtilmiştir. Bu hükümlerden, kendilerine ödeme emri tebliğ edilen kişilerin, açık bir vergi hatası bulunmadıkça,ancak yetkili vergi mahkemesi nezdinde u sulüne uygun olmak kaydı ile dava yoluna gidebilecekleri anlaşılmakta dır. Olayda,ödeme emrine karşı yapılan ve diğer hissedarlar adına tarh edi len Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergilerinin itiraz sonucu ortadan kalk tığı ve kendisine ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilmedi ği yolundaki davacı iddiaları,Vergi Usul Kanununun yukarıda anılan hü kümlerinde açıklanan vergi hataları kapsamına girmediğinden,Vergi Mah kemesince çözümlenmesi gereken bu hukuki ihtilaf hakkında yapılan dü zeltme isteminin reddi yolunda tesis edilen işleme karşı açılan dava nın incelenmeksizin reddi gerekeceği oyuyla çoğunluk kararına karşıyız |
Bu site telif yasaları kapsamında koruma altındadır.
Site içeriğinin ticari amaçla kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Copyright 2010 BETA