|
Yargı Kararı Arama Motoru
|
|
|
|
|
||||||||||||
|
||||||||||||
KENDİ NAM VE HESABINA İNŞAAT YAPIP SATANLARIN, 193 SAYILI KANUNUN 42. MADDESİ KAPSAMINDA MÜTALAA EDİLEMİYECEĞİ, BU NEDENLE HAKLARINDA AYNI KANUNUN 116.MADDESİNİN UYGULANMASINA OLANAK BULUNMADIĞI HK. < Uyuşmazlık, kendi nam ve hesabına yaptığı inşaatın 1986 yılında devam etmesi sebebiyle matrahsız olarak verdiği gelir vergisi beyannamesi ekindeki hayat standarsı esası bildiriminde 1.140.000 lira matrah be- yan eden ve gelir vergisi beyannamesi ile ibraz ettiği dilekçesinde de inşaatın bitmediği, bu nedenle hayat standardı esasına göre tarhiyat yapılamayacağı hususunu belirten davacı adına, beyanı üzerine salınan gelir vergisini terkin eden Vergi mahkemesi kararının bozulması iste- minden ibarettir. Uyuşmazlık 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Birden fazla takvim yı lına sirayet eden inşaat ve onarma işleri" başlıklı 42.maddesinin, ken di nam ve hesabına inşaat ve onarma işi yapanlara da uygulanıp uygulan mayacağının belirlenmesini gerektirmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun sözü edilen 42.maddesi, birden faz- la takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde, kazancın tes bit esaslarını, özel şekilde düzenlemiş, diğer faaliyetlerin aksine ka zancın yıllık olarak değil işin sonunda tesbit edileceğini açıklamış- tır. Kanun sonraki maddelerinde, konuyla ilgili diğer özellikleri be- lirtmiştir. Bu arada kanunun 43.maddesinde, müşterek genel giderlerin ve amortismanların, çeşitli işler nedeniyle dağıtılması konusu düzenle nirken, tahsil olunan "istihkak bedelleri" nin bir ölçü olarak kulla- nıldığı görülmektedir. Kanunun 94.maddesinde de 42.madde şumulüne gi- ren işler dolayısıyla bu işleri yapanlara ödenen "istihkak bedelleri" nden söz edilmektedir. Bu düzenlemeler, 42.maddede öngörülen rejimin uygulanmasında, inşaat ve onarım işinin başkası hesabına, bir taahhüt uyarınca yapılması gereğini ortaya koymaktadır. Zira istihkak bedeli ödemesi, bir taahhüde bağlı olarak yapılan inşaat ve onarım işlerinde söz konusu olabilir. Bir kimsenin satmak üzere, kendi nam ve hesabına yaptığı özel inşaat- tan dolayı alıcıdan tahsil ettiği bedel, istihkak bedeli değil, ancak satış bedeli olarak isimlendirilir ve 42.madde kapsamında mütalaa edi- lemez. Satışın arsa payı üzerinden yapılıp inşaatın alıcı ile aktedi- len inşaat sözleşmesine göre tamamlanması da bu sonucu değiştirmez. Zi ra özel inşaatlar hangi şartlarla yürütülürse yürütülsün, fiilen yapı- lan iş inşa edilen dairelerin satışından ibarettir. Bu tür inşaatların herhangi bir kıymet imali ve satışından farkı bulunmadığından, kazanç tesbitinin yıllık olarak ve maliyetle satış bedeli karşılaştırılmak su retiyle yapılması gerekir. İnşaatın bağımsız bölümleri, muhtelif yıl- larda satıldığında, satılan kısımla ilgili kazancın, satışın yapıldığı yılda tesbiti ve beyanı gerekecektir. Bu durumda kendi nam ve hesabına inşaat yapıp sattığı hususunda uyuş- mazlık bulunmayan davacının, yıllara sirayet eden inşaat ve onarım işi yaptığı kabul edilemiyeceğinden hakkında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanu nunun 2772 sayılı Kanunun 15.maddesiyle eklenen mükerrer 116.maddenin 6.fıkrası hükmünün uygulanmasına olanak bulunmadığı cihetle hayat stan dardı esasına göre beyan ettiği matrah tutarı üzerinden yapılan tarhi- yat işleminde kanuna aykırılık görülmemiştir. Açıklanan sebeple, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararı- nın bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.madde- sinin 2.fıkrası hükmü uyarınca davanın reddine karar verildi. AZLIK OYU: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42.maddesi muhtelif yıl- lara sirayet eden her türlü inşaat ve onarım işleri için özel bir ver- gilendirme rejimi kabul etmiş olup, madde hükmünde, bu vergilendirme rejiminin sadece taahhüt işlerine hasredileceğine ilişkin bir işaret mevcut değildir. Anılan maddenin gerek matlebinde gerek metninde (bir- den fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinin kar ve zararının tesbiti usulleri) açıklanmıştır. Madde hükmü gayet mutlak ve herhangi bir tereddüte yer vermeyecek derecede açıktır. Hükme göre, is ter taahhüt edilmek suretiyle başkası nam ve hesabına inşa edilsin, is terse kendi nam ve hesabına inşa edilip satılsın, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve ınarım işlerinin kar veya zararı 42.mad- dede yazılı vergilendirme rejimine göre tesbit edilecektir. Gelir Vergisi Kanununun 42.maddesinin mülga 5421 sayılı kanunun 43.mad desi ile mukayeseside hükmün sadece taahhüt işleriyle ilgili olmadığı- nı kanıtlar niteliktedir. Mülga 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bu konu ile ilgili 43.madde- si birden fazla takvim yılına sirayet eden ve (mukaveleye bağlı bulu- nan inşaat ve onarım işlerinde) karların dağıtılmasını düzenlemiştir. Halbuki, 193 sayılı kanunda mukaveleye bağlı bulunan ibaresi kaldırıl- mıştır. Şu halde kanun koyucu bir mukaveleye bağlı olmayan inşaat ve onarma işlerinin kar veya zararının 42.madde hükmüne göre tesbit edile ceğini kabul etmiştir. Kanun koyucunun böyle bir arzusu olsaydı eski 43.maddede yazılı bir mu kaveleye bağlı bulunan ibaresini yeni kanunda da muhafaza ederdi. Yeni kanun eski kanunun bir tadili mahiyetinde olduğuna göre, bu ibarenin yeni kanunda yer almamış olması kanun koyucunun 42.madde hükmünü bu şe kilde bir mukaveleye bağlı olan veya olmayan her türlü inşaat ve onar- ma işlerine teşmil etmek istediğini göstermektedir. Milli Birlik Komitesinin İktisat Komisyonu 42.maddedeki kazancın tes- bit şeklinin mukaveleye, bağlı olsun olmasın birden fazla takvim yılı- na sirayet eden sair bütün inşaat ve onarma işlerine teşmil etmiş ve madde hükmü bu mütalaaya uygun olarak yazılmış ve Milli Birlik Komite- since de kabul edilmiştir. 193 sayılı kanunun gerekçesi Milli Birlik Hükümeti tarafından hazırla- narak 12.12.1960 tarihinde Milli Birlik Komitesi Başkanlığına sunulmuş tur. Bu gerekçeyi inceleyen (Milli Birlik Komitesi İktisat Komisyonu) kanuna son şeklini vermiş ve bu konuda 2.1.1961 tarihli ve Esas No: 1/148, Karar No: 157 sayılı bir rapor düzenlemiştir. Bu raporun konuy- la ilgili kısımları aynen şöyledir. "Madde 42-A Remizli tasarının, 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 43.madde hakkında yaptığı değişik- lik prensip itibariyle uygun görülmüştür. Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinin vergi matrahının tesbitinde ca ri olan mer'i usul ötedenberi müşkilat davet etmekte idi. Ancak Komis- yonumuz, yeni tesbit şekline mukavelenameye bağlı olsun olmasın birden fazla takvim yılına sirayet eden bütün inşaat ve onarma işlerine teş- mil etmiş, tefrikte isabet olmadığı neticesine varmıştır." Görülüyorki kanun koyucu madde hükmü ile mukaveleye bağlı olmayan baş- ka bir deyimle taahhütle ilgili olmayan her türlü inşaat ve onarma iş- leri hakkında da 42.madde hükmünün uygulanmasını öngörmüştür. Esasen bu konuda asli madde 42.maddedir. Onu izleyen 43 ve 44.maddeler vergilendirme muamelelerine açıklık getirmek amacıyla konulmuştur. bu itibarla 43,44.maddeler hüküm ve matlabındaki esaslar tek taraflı yo- rumlanmak suretiyle madde hükümlerinin sadece taahhüt işlerine inhisar ettiğine dair mana çıkarmaya imkan yoktur. Kaldı ki, anılan maddelerin diğer fıkraları iddiamızıdoğrular nitelik- tedir. Nitekim, 43.maddede sitiasyon deyiminden başka satış ve hasılat deyimleri de yer almıştır. 44.maddede ise muvakkat ve kati kabul usulü ne tabi olmayan inşaat ve onarma işlerinde işin fiilen tamamlandığı yıl bitim tarihi olarak kabul edilmiştir. Sadece taahhüt işleri muvakkat veya kati kabul usulüne tabi olduğuna göre bu usule tabi olmayan diğer işler için de madde hükmünün tatbik olunacağı kabul olunmuştur. Diğer taraftan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 3.madde hükmü 39 seri nolu tebliğde açıklandığı üzere, 1.1.1960 tarihinden evvel ve sonra mukaveleye bağlı taahhüt işleri hakkında eski ve yeni kanun hü- kümlerinden hangilerinin uygulanacağını göstermektedir. Maddenin matla bında "birden fazla takvim yılına sirayet eden taahhütler" ibaresi kul lanılmış, madde metninde ise 1.1.1960 tarihinden evvel mukaveleye bağ lanmış işlerden sözedilmiştir. Madde metninde mukaveleye bağlanmış ta- biri kullanıldığına göre taahhüt işlerinin sadece mukaveleye bağlanmış işleri inhisar ettiği anlaşılmaktadır. Şu halde kanun koyucu 42.madde hükmünü taahhüt işleri ile sınırlandır- mış olsaydı geçici 3.maddede olduğu gibi 42.maddenin de matlabında "ta ahhüt" metninde "mukaveleye bağlanmış" deyimlerine yer verirdi. Bütün bu açıklamalara göre, kendi nam ve hesabına inşaat onarım ve u- laştırma işleri ile iştigal edenlerin de Gelir Vergisi Kanununun 42. maddesinde belirtilen özel vergilendirme rejimine göre vergilendirilme leri icabedeceğinden mahkeme kararının onanması gerekeceği oyu ile ka- rara karşıyım. RD/YÖ |
Bu site telif yasaları kapsamında koruma altındadır.
Site içeriğinin ticari amaçla kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Copyright 2010 BETA