|
Yargı Kararı Arama Motoru
|
|
|
|
|
||||||||||||
|
||||||||||||
İTHALAT BEDELİNİN TRANSFERİ İÇİN 1.3.1978 GÜN VE 16 SAYILI MALİYE BA- KANLIĞI TEBLİĞİNE GÖRE ÖDENMESİ GEREKLİ KUR FARKLARININ VADESİNDE ÖDEN MEMESİ HALİNDE, İDARECE 6183 SAYILI KANUN UYGULANARAK İTHALATÇIDAN TAH SİL EDİLEBİLECEĞİ HK.< Dava, davacı şirketten 1.3.1978 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayım- lanan Maliye Bakanlığının 16 sayılı Tebliği uyarınca istenen kur farkı taksitlerinin vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emrine ya- pılan itirazın reddine ilişkin Vergiler İtiraz Komisyonu kararının bo- zulması istemiyle açılmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin mal mukabili ithalatı nedeniyle doğan kur farklarını vadesi içerisinde yatırmadığı anlaşıl- mıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1.maddesi nin ilk fıkrasında "Devlete, Vilayet Hususi İdarelerine ve belediyele- re ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme mas- rafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, geçikme zammı, faiz amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisap- tan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacaklar ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur." hükmü getirilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükmünden anlaşılacağı üzere, idarenin akit- ten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulanmasına ilişkin alacakları da 6183 sayılı yasa hüküm- lerine tabidir. Tahakkuk işleminin tesis edilmesine neden olan kur farklarının 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanu- nun verdiği yetkiye dayalı kamu hizmeti uygulamasından doğan Devletin döviz politikası ile ilgili bir niteliği bulunmamaktadır. 1567 sayılı yasanın ve anılan yasaya göre çıkarılan kararname ve tebliğlerin uygu- lanması sonucu ortaya çıkan benzeri alacakların ve anlaşmazlıkların çözümü yeri de Danıştay'dır. Gerçi 1.3.1978 tarih ve mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 16 sayılı tebliğin 6.maddesinin son fıkrası bir özellik taşımaktadır. Bu fıkra uyarınca ithalatçılar dilerlerse Merkez Bankasına transfer için intikal ettirilmiş Türk liralarını ay- lık ve eşit taksitlerle kendilerine ödenmesini isteyerek döviz trans- fer talebinden vazgeçebilirler. Ne var ki, davacı bu olanaktan yarar- lanmamış, transferlerden vazgeçtiği yolunda davalı idareden herhangi bir istemde bulunmamıştır. Bununla davacı, yaptığı dışalım karşılığı dövizi transfer etmekte davalı idareyi yükümlü saymaktadır. Taraflar arasında anlaşmazlık buradan kaynaklanmıştır. Davacıya göre davalı ida re kendisinden yeni bir istemde bulunmaksızın gerekli döviz transferi- ni yapmalıdır. Davalı idareye göre ise transfer yapılması istendiğine göre davacı kur farkını yaptırmak zorundadır. Davalı idare, davacının belirgin tutumu karşısında hem davacıya hem de dış satım yapan firmaya ve aracı bankaya karşı transfer yükümlülüğü içine girmektedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi için de davacı- dan kur farkını isteyebilmeli ve alabilmedidir. Davacı hem transfer yapılması için direnmekte, hem de kur farkını ödememekte ise davalı i- darenin her halde yapacağı şey transfer yapması yolunu seçmek değil bu nu gerçekleştirmek üzere davacıdan kur farkını tahsil girişiminde bu- lunmasıdır. Bu koşullar içinde davalı idare lehine oluşan kur farkı istemini artık 6183 sayılı Yasanın Öngördüğü bir kamu alacağı olarak nitelemek ve tahsilini 6183 sayılı yasa hükümlerine tabi tutumak zorun lu olacaktır. Nitekim, bir ayrım yapılmaksızın "yeni ve eski döviz fiyat farkının va desinde ödenmemesi halinde 6183 sayılı yasanın uygulanacağını belirten 10.8.1970 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış 18 sayılı kararın 5.madde si son fıkrası hükmü ile 25 Ocak 1980 de yürürlüğe giren ve aynı biçim de yeni ve cari döviz farkının ödenmemesi halinde 6183 sayılı Yasa hü- kümlerinin uygulanacağını vurgulayan 8/167 sayılı kararın 7.maddesi son fıkrası hükmü de bu görüşü doğrulamaktadır. Yukarıda açıklanan koşullar içinde söz konusu istemin 6183 sayılı Yasa hükümlerine tabi olduğu kabul edilmesine göre borcun süresi içinde ö- denmemesi üzerine davacı hakkında 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında da hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Öte yandan, ödeme emirlerine itiraz koşulları 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. İleri sürülen itirazlar maddede sayıldığı üzere borcun olmadığı, zaman aşımına uğradığı veya kısmen ö- dendiği sebeplerine dayanmadığına ve davacı şirketin kur farkı istemi- ne ilişkin işlemin iptali istemiyle Danıştayda açtığı dava reddolunmuş bulunduğuna göre bozulması istenen itiraz komisyonu kararında isabet- sizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verildi. AYRIŞIK OY: Uyuşmazlık, ABD Doları paritesinin yeniden saptanması sonucu, ithalat bedellerinin transferi için gerekli dövizlerin eski kurları ile yeni kurları arasındaki farkın tahsili için 6183 sayılı yasanın uygulanıp uygulanmıyacağına ilişkindir. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında 6183 sayılı yasanın 1.madde- sinde kapsam belirlenmiştir. Buna göre yasa hükümleri; "Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harc, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan alacak- ları ile bunların takip masrafları hakkında ..." uygulanacaktır. Madde hükmünden açıkca anlaşılacağı gibi 6183 sayılı Yasanın uygulana- bilmesi için ortada bir "Kamu alacağının bulunması şarttır. Olayda ise değil bir kamu alacağı adi, özel ve alacak dahi sözkonusu değildir. İstenen para, ithal edilen mal bedelinin transferi için gerekli dövi- zin karşılığıdır. Bu karşılığın niteliği tebliğ hükümlerinde yer almıştır. Konuyu düzenleyen 16 sayılı tebliğin 6.maddesinin 2.bendinde aynen; ithalatçılar dilerse Merkez Bankasına transfer için intikal ettirilmiş Türk liralarını aylık üç eşit taksitlerle kendilerine ödenmesini iste- yerek döviz transfer talebinden vazgeçebilirler. Bu durumda ilgilile- rin ithalat hesapları yetkili bankalarca kapatılır ve varsa teminatla- rı iade olunur. Görülüyor ki, transfer idare için zorunlu bir işlem değil, aksine itha latçının istek ve iradesine bağlı bir işlemdir. İlgilinin kur farkını ödememesi halinde transfer yapılamayacaktır. Ödememenin tek müeyyidesi transferin yapılmaması veya tebliğin 4.maddesinin son cümlesinde yazı- lı olduğu şekilde malın ithaline müsaade olunmamasıdır. İlgilinin istek ve iradesi dışında idarenin mutlaka transferi yapması zorunluluğu kabul edilirse, o takdirde idarenin kur farkı istemesinin gerekçesi kalmaz. Çünki, malı ithal edenin mal bedelini Merkez Bankası na yatırmakla bu işlemlerle ilgisinin kesilmesi ve idare ile yabancı firmanın karşı karşıya gelmesi esası kabul edilmiş olur ki, bu da uzun süreden veri Danıştay'ca verilen kararlarla beliren görüşe ters düşer. Kur farkını ihdas eden 16 ve 16/1 sayılı tebliğler kur farkının ödenme mesinin müeyyidesini de göstermiştir. Bu da yukarıda değinildiği gibi transfer yapmamak yada ithale müsaade etmemektedir. Her olay cereyan ettiği tarihteki mevzuata göre değerlendirileceğinden çoğunluk kararın da değinilen 25 sayılı karar olaydan çok sonra (25.1.1980) tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle çözümü etkilemesi sözkonusu olamaz. Açıklanan nedenlerle yasaya aykırı bulunan dava konusu işlemin bozulma sı gerektiği görüşü ile çoğunluğun davanın reddi yolundaki kararına katılmıyorum. (MS/MÜ) |
Bu site telif yasaları kapsamında koruma altındadır.
Site içeriğinin ticari amaçla kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Copyright 2010 BETA