Sevgili fatih57;
Başka bir başlık altında ulaştığınızı bahsettiğiniz Yargıtay kararı da aslında tam olarak bundan bahsediyor.
Ancak ilâmda "Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötü niyetli kabul edilir." ifadesini örneklendiriyor.
"Örneğin, alacağı kendisine tamamen ödenmesine rağmen icra takibine girişen veya kefil hakkında kefalet limitinin üzerindeki bir miktar için takip yapan alacaklı, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi anlamında kötüniyetli sayılmalıdır. ( Bu konudaki bilimsel görüşlere ve Yargıtay uygulamasına örnek olarak: İlhan E.Postacıoğlu, Ödeme Emrine İtirazın İptali Mevzuunda Bazı Zaruri Açıklamalar, Batider, 1980, C:&, S:4, sayfa: 971-973; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.6.1980 gün ve 1979/9-82 esas,1980/2073; 10.04.2002 gün ve 2002/19-282 Esas-2002/299 karar sayılı kararları )"
Yine aynı kararda alacaklının kötü niyetli davrandığını borçlunun ispatlaması gerektiğinden bahsediyor.
Zaten bu nedenle daha önceki mesajımda tazminata hükmedilme ihtimali olmadığı fikrimden bahsettim.
Tabi bu şekilde söylememiz tazminata hükmedilmeyeceği anlamına gelmiyor. Mahkemenin vereceği kararı bilemeyiz.
Siz yine de icra takibi başlatılan miktar ile itirazın iptali davasına konu edilen miktar arasındaki farkı, alacaklının ilk etapta sizden fazla bir miktarı tahsil talebinde bulunduğunu ve kötü niyet tazminatı talep ettiğinizi mahkemeye belirtin.
___________________________________________________________________________________________________________
*Verilen bilgiler hukuki danışmanlık kapsamında olmayıp herhangi bir konu ile ilgili olarak kesin bağlayıcılığı yoktur. Yalnızca tavsiye niteliğindedir. Olumlu veya olumsuz aksi durumlardaki sorumluluk ve hukuken meydana gelecek hususlar bilgi talep edene aittir.
above us only sky...