Ceza Genel Kurulu 2006/1-311 E., 2006/304 K.
CEZAYA EHLİYET VE BUNU KALDIRAN VEYA HAFİFLETEN SEBEPLER
KASTEN YANGIN ÇIKARMA
KISA SÜRELİ HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR
“İçtihat Metni”
Kasten yangın çıkarma suçundan; S... Ağır Ceza Mahkemesince
08.06.2005 gün ve 5-34 sayı ile; sanığın, maktüleye ait evi
mirasçılarının kullanmasını engellemek amacıyla yaktığı kabul
edilerek; “…765 sayılı ve 5237 sayılı Yasalar karşılaştırıldığında,
5237 sayılı Yasanın 151/1,152/2-a-son maddeleri daha ağır hükümler
içerdiğinden eylemine uyan 765 sayılı Yasanın 371. ve 59. maddeleri
uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı
Yasanın 4. maddesi uyarınca verilen cezanın beher günü 9 YTL den
paraya çevrilerek 1350 YTL adli para cezası ile tecziyesine,
delillerin dosyada saklanmasına, av tüfeği yönünden suç duyurusunda
bulunulmasına, yargılama giderine, vekalet ücretine..” ilişkin S...
Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2005 gün ve 5-34 sayılı hükmün
sanık müdafi ve müdahil vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.04.2006 gün ve 3639-1641 sayı ile;
”1- ……….adam öldürmek suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce
gibi onanmasına,
2-Sanığın kasten bina yakmak suçuyla ilgili olarak yapılan
incelemede;
a)765 sayılı Yasa ile 5237 sayılı Yasanın olayla ilgili bütün
hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek biçimde uygulanması,
ortaya çıkan sonuçların birbirleriye karşılaştırılması, lehe olan
hükmün belirlenmesi ve uygulamanın ona göre yapılması yerine yazılı
şekilde soyut karşılaştırma ile hüküm kurulması,
b)Kabul ve uygulamaya göre de; sanık tarafından kasten yakılan
maktüle ait evin yapılan keşif sonucu suç tarihindeki değeri olarak
tespit edilen 6.969.600.000 liranın suç tarihi itibarıyla hafif
olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı cihetle, sanık hakkında 765
sayılı Yasanın 370. maddesi gereğince hüküm kurulması gerekirken
yazılı şekilde evin değerinin kıymetçe az olduğunun kabulüyle aynı
yasanın 371. maddesi uygulanmak suretiyle sanığa eksik ceza
verilmesi,..” gerekçesi ile kasten yangın çıkarma suçundan kurulan
hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda S... Ağır
Ceza Mahkemesince, 21.06.2006 gün ve 64-89 sayı ile;
”….Mahkememizce yapılan yargılama toplanan deliller sonucunda, olay
tarihinde sanık E...’nin maktüle ait evi kasten yaktığı kendi
beyanı, yapılan keşif ve toplanan delillerle anlaşılmış olup,
binanın değerinin yapılan keşif sonucu 6969.60 YTL olduğu, Yargıtay
8. Ceza Dairesinin 765 sayılı Yasanın 371. maddesi uygulamasına
yönelik kabul edilen değer listesinde 2003 yılı itibarıyla 11.000
YTL ye kadar değerin az olduğu belirlenmiş ve Yargıtay 8. Ceza
Dairesinin uygulamaları bu yönde yapılmış olup mahkememizce de bu
liste doğrultusunda 765 sayılı Yasanın 371. maddesine göre ceza
belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Yine 5237 sayılı Yasa ve 765 sayılı Yasanın olaya ilişkin
hükümlerinde 5237 sayılı Yasada sanığın eyleminin mala zarar verme
suçu kapsamında düzenlendiği ve zarar vermenin yakma suretiyle
olduğu takdirde bunun da nitelikli hal olarak kabul edildiği, 5237
sayılı Yasanın 152/2. maddesinin a bendi kapsamında 151. maddeye
göre cezanın alt sınırının 4 ay hapis olarak öngörüldüğü, 152.
maddedeki nitelikli halin gerçekleşmesi durumunda cezanın alt
sınırının en az 8 ay hapis olduğu, sanık eylemi kasten öldürme suçu
ile birlikte işlediğinden adli para cezası uygulanmaması gerektiği,
hapis cezasının uygulanmasının gerektiği bu durumda 765 sayılı
Yasanın 371. maddesindeki cezanın alt sınırının 6 ay olması
nedeniyle sanığın lehine olan yasanın 765 sayılı Yasanın olduğu
görülmekle” gerekçesi gösterilerek; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
26.04.2006 gün ve 3639-1641 sayılı bozma kararının; (2) (b)
paragrafında yer alan yakılan binanın değerinin az sayılamayacağına
yönelik kısmına karşı direnilmesine, diğer kısımlarına uyulmasına,
bu nedenle; “sanığın eylemine uyan ve lehe yasa olan 765 sayılı
Yasanın 371. maddesi uyarınca olayın oluş şekli ve hadisenin
mahiyeti dikkate alınarak takdiren 6 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına, 765 sayılı Yasanın 59. maddesi uyarınca 1/6
oranında indirim yapılarak 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca verilen cezanın beher günü 9
YTL den paraya çevrilerek sanığın 1350 YTL adli para cezası ile
cezalandırılmasına, yargılama giderine, ..” hükmedilmiştir.
Müdahil vekili tarafından temyiz edilen bu hüküm Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının 21.11.2006 gün ve 244840 sayılı onama istekli
tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık,
yakılan binanın değerinin “kıymetçe az” olup, olmadığına ilişkindir.
Bu uyuşmazlığın çözümü, aynı zamanda sanığın eyleminin 765 sayılı
Yasanın 370. maddesi gereğince mi, yoksa 371. maddesi gereğince mi
cezalandırılacağı sorusunun da cevabını oluşturacaktır.
Direnme hükmünün kapsamına ve temyiz konusuna göre, Genel Kuruldaki
inceleme kasten yangın çıkarma suçundan kurulan hükümle sınırlı
tutulmuştur.
Dosya incelendiğinde;
İhtilafın, yakılan evin değerine ilişkin olarak bilirkişi tarafından
tespit edilen 6.969.600.000 liranın, suç tarihi olan 07.10.2003
tarihi itibarıyla, yasal tabirle “kıymetçe az” sayılıp
sayılamayacağı noktasında ortaya çıktığı görülmektedir.
Yerel Mahkemenin ilk kararında bu değerin kıymetçe az olduğuna
hükmedilmiştir. Buna hükmedilirken de; “yaktığı evin suç tarihi
itibarıyla değerinin hafif olduğu” şeklinde soyut bir kabule
dayanılmıştır. Sonuç olarak, sanık hakkında 765 sayılı Yasanın 371.
maddesinden hüküm kurulmuştur.
Özel Daire ise; hükmü, yukarıda belirtilen iki sebepten bozarken;
“Kabul ve uygulamaya göre de; sanık tarafından kasten yakılan
maktüle ait evin yapılan keşif sonucu suç tarihindeki değeri olarak
tespit edilen 6.969.600.000 liranın suç tarihi itibarıyla hafif
olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı cihetle, sanık hakkında 765
sayılı Yasanın 370. maddesi gereğince hüküm kurulması gerekirken
yazılı şekilde evin değerinin kıymetçe az olduğunun kabulüyle aynı
yasanın 371. maddesi uygulanmak suretiyle sanığa eksik ceza
verilmesi,…” şeklinde bir gerekçe göstermiştir.
Bunun üzerine, daha önce değerin az olduğunu soyut bir kabulle
benimseyen Yerel Mahkemece, bu kez; “binanın değerinin yapılan keşif
sonucu 6969.60 YTL olduğu, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 765 sayılı
Yasanın 371. maddesi uygulamasına yönelik kabul edilen değer
listesinde 2003 yılı itibarıyla 11.000 YTL ye kadar değerin az
olduğu belirlenmiş ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin uygulamaları bu
yönde yapılmış olup mahkememizce de bu liste doğrultusunda 765
sayılı Yasanın 371. maddesine göre ceza belirlenmesi gerektiği kabul
edilmiştir.” gerekçesi gösterilmek suretiyle, bu uygulamaya münhasır
olmak üzere direnme kararı verilmiştir. Hükmün diğer kısımlarına
uyulmuştur.
Açıkça fark edileceği üzere; Yerel Mahkemenin direnme gerekçesi, ilk
hükümdeki gerekçeden tamamen farklı olduğu gibi, direnme de; “kabule
ve uygulamaya göre” yapılan bozmaya ilişkindir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen
direnme kararı verilmiş olsa dahi;
1) Bozma kararı doğrultusunda işlem ve uygulama yapmak,
2) Bozma kararında tartışılması istenen hususları tartışmak,
3)Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni
kanıtlara dayanmak,
4) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan
yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Biçiminde ortaya çıkan karar; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya
eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır.
Yerel Mahkeme asıl bozma nedenine uyarak gereğini yerine getirmiş,
ancak kabule göre yapılan bozmaya karşı bu kez uygulamasının
gerekçesini göstererek direnmiştir.
Kaldı ki; Özel Daire tarafından “kabule göre” yapılan bozma; Yerel
Mahkeme uygulamasının hatalı görülen yönüne, uyarı, öğreti ve yol
gösterme amacıyla değinmekten ibaret olup, ısrara konu olamaz. Asıl
neden bozma kararında gösterilmiş ve bu hususa Yerel Mahkemece
uyulmuştur. Ayrıca, “kabule göre” yapılan bozmaya karşı
direnilirken, Yerel Mahkeme uygulamasının hukuki dayanaklarını izah
için gösterilen ve önceki kararda bulunmayan bu yeni ve değişik
gerekçe Özel Dairece incelenmemiştir. Özel Dairece incelenmeyen bir
hususun doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi
olanaksızdır. Bu nedenlerle bozmadan sonra verilen yeni bir karar
niteliğindeki hükme yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece
incelenmesi gerekmektedir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1-Yerel Mahkemenin son kararının direnme niteliğinde olmayıp, farklı
gerekçe ile verilen yeni bir karar olduğuna,
2-Dosyanın esası hakkında inceleme yapılması için Yargıtay 1. Ceza
Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE,
19.12.2006 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. |