Ceza Genel Kurulu 2006/9-295 E., 2006/322 K.
CEZALARI AZALTICI SEBEP
MÜEBBET HAPİS
TAĞYİR, TEBDİL VE İLGAYA TEŞEBBÜS
“İçtihat Metni”
Sanık R… D…’ın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tağyir, tebdil,
ilgaya teşebbüs suçundan dolayı TCY’nın 146/1 ve 59. maddeleri
uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında
TCY’nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak D... 6.
Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 09.06.2005 gün ve 361-154 sayılı
kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı
inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi 17.11.2005 gün ve 6546-8807 sayı
ile;
”Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların mensubu
bulundukları silahlı çete niteliğindeki örgütün Türkiye Cumhuriyeti
Devleti Anayasasını zorla değiştirip, yerine dini esaslara dayalı
bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olarak vahamet arz
eden olaya fiilen katıldıklarının sübutu kabul ve eylemin amaç suçun
işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki
organik bütünlüğüne göre soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı
tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış,
sanık R... D...’ın 4959 sayılı Yasadan yararlanma talebi yasaya
uygun şekilde reddedilmiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde
bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
765 sayılı TCK.nun 31 ve 33. maddelerinin ağır hapis cezasının
kanuni sonucu olarak uygulanabileceği, sanıklar hakkında 5252 sayılı
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6.
maddesi uyarınca müebbet hapis cezası tayin edilmiş olması
karşısında TCK’nun 31, 33. maddelerinin uygulama olanağı olmadığı
gibi, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 3. fıkrası uyarınca lehe
olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya
uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması
suretiyle belirleneceğinden, suç ve cezaların tesbitine ilişkin 765
sayılı TCK. hükümleri uygulanarak hükmolunan sonuç ceza ile
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun suç ve
yaptırımlara ilişkin hükümleri karşılaştırılarak lehe yasanın
tesbiti ve daha sonra da tedbir, erteleme ve hapis cezasının yasal
sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya
ilişkin hükümleri düzenleyen 647 sayılı Yasa ile 765 sayılı Yasanın
konuya ilişkin hükümleri ile 5237 sayılı Yasanın infaza ilişkin
50-60. maddeleri karşılaştırılmak suretiyle, bu konudaki lehe hükmün
belirlenmesi gerekmekte olup, bu durumda da tayin olunan hürriyeti
bağlayıcı cezanın kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nun 53.
maddesinin uygulanmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan re’sen de temyize tabi olan
hükmün bozulmasına, ancak; bu husus yeniden yargılamayı
gerektirmediğinden CMUK’nun 322. maddesi uyarınca 5237 sayılı
Yasanın 53. maddesi ile ilgili olarak her zaman karar alınmasının
mümkün bulunduğu gözetilerek, TCK’nun 31, 33. maddelerinin
uygulanmasına ilişkin ibarenin karardan çıkarılması suretiyle, diğer
yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına”
karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, sanık müdafiinin ve Yerel
C.Savcılığının istemi doğrultusunda 20.11.2006 gün ve 232337 sayı
ile;
”Yerel Mahkemece; sanığın, Hizbullah adlı silahlı terör örgütünün
üyesi olduğu, örgütün amacı doğrultusunda faaliyet yürüttüğü ve bu
çerçevede 18.10.1993 tarihinde Ş... Polat’ın öldürülmesi, S... Ay’ın
yaralanması eylemine iştirak ettiği kabul edilerek hüküm tesis
edilmiştir.
Dosya içeriğine göre; sanığın yukarıda belirtilen vahim nitelikteki
eylemi gerçekleştirdikten sonra da örgütsel faaliyetlerine devam
ettiği ve 06.06.2002 tarihinde yakalanmak suretiyle ele geçirildiği
anlaşılmakla birlikte kayden 01.01.1977 doğumlu olan sanığın sabit
kabul edilen ve TCK’nun 146/1. maddesinde düzenlenen suça vücut
veren öldürme ve yaralama eylemini gerçekleştirdiği 18.10.1993
tarihinde 18 yaşını ikmal etmediğinin ve bu nedenle hakkında TCK’nun
55/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi yasaya
aykırıdır.” görüşü ile itiraz ederek, Özel Daire kararının
kaldırılmasını, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza
Genel Kurulu’nca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık R… D…’ın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan
765 sayılı TCY’nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis
cezasıyla cezalandırıl-masına, hakkında aynı Yasanın 31 ve 33.
maddelerinin uygulanmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile
Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, suç tarihinin nasıl
belirleneceği ve sanığın suç tarihinde 18 yaşını bitirip bitirmediği
hususuna ilişkindir.
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemenin toplanan kanıtlarla da uyumlu bulunan kabulüne
göre, sanık R… D…’ın, çok sayıda yargısal kararda vurgulandığı
üzere, Anayasal düzeni yıkarak şer’i esaslara dayalı teokratik bir
devlet kurmak amacını gerçekleştirmek için tebliğ (propaganda),
cemaat (teşkilatlanma) ve cihad (savaş) biçiminde üç aşamalı bir
strateji takip eden, askeri ve siyasi kanat olarak hiyerarşik bir
sistem içinde hücre tipi yapılanmaya sahip olup, silahlı tehdit,
kaçırma ve öldürme yöntemlerine sıklıkla başvurduğu bilinen yasadışı
Hizbullah örgütüne üye olduğu, silahlı eğitimi takiben örgütün
silahlı kanadında görev alıp 18.10.1993 tarihinde Ş… P…’ın
öldürülmesi ve S… A…’ın yaralanması eylemine katıldığı
anlaşılmaktadır.
Kayden 01.01.1977 doğumlu olduğu belirlenen sanık, sorumlu tutulduğu
Anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna vücut
veren ve suçun 765 sayılı TCY’nın 146/1. maddesi kapsamında
değerlendirilmesini gerekli hale sokan öldürme ve yaralama
eylemlerinin gerçekleştiği 18.10.1993 tarihinde henüz 16 yaşının
içindedir. Suç tarihinde 18 yaşını bitirmediği anlaşılan sanık
hakkında, 765 sayılı TCY’nın yaş küçüklüğü nedeniyle cezada indirim
öngören 55. maddesinin uygulanması zorunludur. Sanığın Anayasal
düzeni cebren kaldırmaya teşebbüs niteliğinde görülen bu eylemi
sonrasında, başkaca eyleme katılmaksızın örgüt üyeliğini 18 yaşını
bitirdiği tarihten sonra da sürdürmüş olması, yaş küçüklüğüne dayalı
ceza indirimine engel değildir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı
itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Öte yandan, önceki ve sonraki yasalardan hangisinin uygulamada daha
lehe sonuç verdiğinin tespiti bakımından inceleme yapılırken takip
edilecek yöntemle ilgili olarak Özel Daire kararında belirtilen
hususların, daha sonra benzer bir uyuşmazlık nedeniyle Ceza Genel
Kurulu’nca verilen 14.02.2006 gün ve 19-17 sayılı kararda
öngörülenden farklı olması ve bu karar sonrasında Yargıtay
Dairelerinin görüş ve uygulamalarının da bu doğrultuda oluşması
karşısında, lehe yasanın tespiti bakımından yapılacak
değerlendirmeye ilişkin yerleşmiş ilkenin, bozma sonrası uygulama
yapacak yerel mahkemeye yön göstermek açısından bir kez daha
vurgulanmasında yarar bulunmaktadır. Buna göre, lehe yasanın tespiti
bakımından değerlendirme yapılırken, fer’i cezalar ve güvenlik
tedbirlerine ilişkin olanlar da dahil olmak üzere 765 sayılı TCY’nın
bir bütün halinde olaya uygulanarak sonuca varılması, daha sonra da
5237 sayılı TCY’nın ceza ve güvenlik tedbirleri de dahil ilgili
bütün hükümleri tatbik edilerek bu Yasaya göre ayrı bir sonuç
belirlenmesi, yapılacak karşılaştırma üzerine daha lehe sonuç
verdiği saptanan yasanın hükümleri yekdiğeriyle karıştırılmadan bir
bütün halinde uygulanmak suretiyle, ceza, fer’i ceza ve güvenlik
tedbirine hükmedilmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 17.11.2005 gün ve 6546-8807 sayılı
düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- D... 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2005 gün ve 361-154 sayılı
kararının BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına
TEVDİİNE, 26.12.2006 günü oybirliği ile karar verildi. |