Ceza Genel Kurulu 1997/9-186 E., 1997/174 K.
213 SAYILI YASAYA AYKIRI DAVRANIŞ
İTİRAZ
KARAR DÜZELTME
YASAL SÜRE
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 1
]
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 1
]
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA ... [ Madde 1
]
“ÖZET”
İTİRAZ KONUSU OLABİLECEK BİR HUSUSTA YARGITAY
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NIN ÖNCELİKLE BULUNDUĞU KARAR DÜZELTME
İSTEMİNİN ÖZEL DAİRECE REDDEDİLMESİ ÜZERİNE CEZA GENEL KURULUNA
İTİRAZ ETMESİ AYNI NEDENLERİN DEĞİŞİK OLAĞANÜSTÜ YASA YOLLARINDA İKİ
KEZ İNCELENMESİ VE YASACA ÖNGÖRÜLEN MUTLAK BİR AYLIK İTİRAZ
SÜRESİNİN BERTARAF EDİLMESİ SONUCUNU DOĞURACAĞI CİHETLE YASAYA
AYKIDIR.
“İçtihat Metni”
DAVA : 213 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan
sanık Muammer’in, aynı Yasanın 360., TCY.nın 59. maddesi uyarınca 2
ay 15 gün hapis cezasıyla, cezalandırılmasına ilişkin, ( Aydın
İkinci Asliye Ceza Mahkemesi )’nce 26.6.1996 gün ve 315-396 sayı ile
verilen kararın; sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen
Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesince, 26.2.1997 gün ve 6630-1097 sayı
ile; usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar
verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay C. Başsavcılığı’nca karar düzeltme
isteğinde bulunulmuş, karar düzeltme isteminin reddine dair karara
Yargıtay C. Başsavcılığı’nca, 29.5.1997 gün ve 92561 sayı ile; istem
bulunmaması halinde “erteleme” hususunun kararda tartışılması
gerekmez. Sanığın da böyle bir istemi yoktur. Ancak, bu görüşün
mutlak olarak kabulü, yasa koyucunun amacına ters düşer,
denetimsizlik ve keyfiliğe yol açar. Bu hal adalet ve eşitlik
ilkelerine de aykırıdır. Zira, takdirde açık zaafiyet anlaşılsa bile
bu husus denetlenememektedir.
Olayda; suçun işlenen şekli asgari hadden ceza tayinine gerekçe
yapıldığı halde, yine suçun işleniş özelliğinden bahisle, dosyaya
uygun olmayan biçimde, şahsi hürriyeti bağlayıcı cezanın para
cezasına dönüştürülmemesi isabetsizdir.
Ayrıca, sanığın geçmişte sabıkası bulunmadığı, alt sınırdan ceza
tayin edildiği, TCY.nın 59. maddesinin uygulandığı ve suçun
oluşumunu önlememekle beraber satışlarda perakende satış fişi
kullanıldığı, 3.8.1995 tarihli tutanakta açıklandığı üzere vergi
kaçırma amacının bulunmadığı açıklanarak savunmanın doğrulandığı, iş
yerinde yapılan denetimde cihaz kullanma mecburiyeti olduğunu
öğrenen sanığın hemen 4 gün sonra cihazı alıp kullanmaya başladığı
gözetildiğinde, ilerde suç işleme eğilimi hususunun buna göre
değerlendirilmesi gerektiğinden, kararda 647 sayılı Yasanın 6.
maddesinin tartışmasız bırakılması isabetsizliğinden, itiraz
edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel
Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Yerel Mahkemenin 213 sayılı Yasanın 360. ve TCY.nın 59. maddesi
uyarınca, sanığın 2 ay 15 gün hapis cezasıyla, cezalandırılmasına
ilişkin kararını sanığın temyizi üzerine inceleyen Yargıtay
Dokuzuncu Ceza Dairesi, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin
tartışılmamasını bozma sebebi olarak gösteren, tebliğnamedeki
düşünceyi karşılamadan, usul ve yasaya uygun gördüğü hükmün
26.2.1997 tarihinde onanmasına karar vermiş bu karar Yargıtay C.
Başsavcılığı’nca 10.3.1997 tarihinde görüldüğü halde, yasal süresi
içerisinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edilmemiştir. Yargıtay C.
Başsavcılığı 30.4.1997 tarihinde Özel Daireden karar düzeltme
isteğinde bulunmuş, 6.5.1997 tarihinde verilen red kararı, Yargıtay
C. Başsavcılığı’nca 9.5.1997 tarihinde görülmüş ve karar düzeltme
isteğinin reddine dair karara 4.6.1997 tarihinde itiraz edilmiştir.
İtiraz konusunu görüşmeden önce, karar düzeltme isteğinin reddine
dair karara Yargıtay C. Başsavcılığı’nca itiraz edilip,
edilemeyeceği hususu tartışılmıştır.
CYUY.nın 322. maddesinde düzenlenmiş bulunan karar düzeltme ve
Yargıtay C. Başsavcılığı itirazı, her ikisi de olağanüstü yasa
yoludur. Nitelikleri açısından karar düzeltme; Ceza Dairelerinin
veya Ceza Genel Kurulunun kararlarına karşı, hükmün zat ve
mahiyetine doğrudan doğruya etkili olmak üzere temyiz dilekçe veya
layihasında ya da tebliğnamede ileri sürülen bir hususun veya hükme
etkili olan yanılgıların gözönüne alınmayarak “muskütünah”
bırakılması halinde Yargıtay C. Başsavcılığı’nca gidilebilen bir
olağanüstü yasa yoludur ve süreye bağlı değildir.
Buna karşılık, Fransız usul sisteminden alınan Yargıtay C.
Başsavcılığı itirazı da olağanüstü yasa yolu olmakla beraber karar
düzeltmeye göre bazı özellikler taşır. Şöyle ki, karar düzeltme
sadece kesinleşen kararlara karşı gidilebilecek, süreye bağlı
olmayan olağanüstü bir yasa yolu iken, Yargıtay C. Başsavcılığı
itirazı kesinleşmiş olsun ya da olmasın, temyiz incelemesi
sonucunda, Ceza Dairelerinin verdikleri tüm kararlara karşı
gidilebilen ve otuz günlük süreye tabi bir olağanüstü yasa yoludur.
Görüldüğü üzere, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının en belirgin
özelliği süreye bağlı olmasıdır. Her ne kadar Ceza Genel Kurulu
itiraz sebeplerine, bağlı olarak inceleme yapmak zorunda değilse de,
Yargıtay C. Başsavcılığı itiraza ilişkin yazısında itirazın
nedenlerini açıkça belirtmek durumundadır. Yoksa bir yazı ile süreyi
saklı tutup, ilerde gerekçeli itirazını sunmasına yasal olanak
yoktur. Bu da göstermektedir ki, Yargıtay C. Başsavcılığı
itirazında, süreye uyulması mutlak zorunluk olarak düzenlenmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın, itirazına konu olabilecek
bir hususu süresinde itiraz konusu yapmayıp, öncelikle Özel Daireden
karar düzeltme isteğinde bulunması, bu isteğin reddi halinde de Ceza
Genel Kuruluna itiraz etmesine olanak tanınması halinde itirazın
süreye bağlılığı bertaraf edilmiş olur ki, buna yargılama yasası
elverişli değildir.
Kaldı ki; gerek karar düzeltme ve gerekse Yargıtay C. Başsavcılığı
itirazi olağanüstü yasa yolları olduğuna göre, aynı nedenlerin
değişik olağanüstü yasa yollarında iki kez incelenmesi de olanaklı
değildir. Karar düzeltme isteğinde ileri sürülen bir nedeni, itiraz
sebebi olarak da ileri sürmeye olanak tanırsa hukuki yanılgı ile
maddi yanılgı bir birine karıştırılmış olur. Karar düzeltme
isteminin reddi halinde istemin bir başka olağanüstü yasa yolunda (
itiraz ) yenilenmesi yasal olarak önlendiğine göre aksine, kabul
niteliği açısından çok değişik bir olağanüstü yasa yolunun araç
olarak kullanılması sonucunu doğurur ki, hukuki çelişkiye yol açan
bu durum kabul edilemez. Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın
bu iki yolu aynı amaç ve nedenlerle kullanmasına yasal olarak
bulunmadığından esası incelenmeyen itirazın bu usuli sebepten
reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sair yönleri incelenmeksizin Yargıtay
C. Başsavcılığı itirazının bu usuli sebepten ( REDDİNE ), 24.6.1997
tarihinde oybirliği ile karar verildi. |