Ceza Genel Kurulu 2006/6-219 E., 2006/260 K.
BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA
NİTELİKLİ YAĞMA
YAĞMA VE YOL KESMEK VE ADAM KALDIRMAK
“İçtihat Metni”
Korkutarak çıkar sağlama suçu sanıklarından N... E...’in 765
sayılı TCY’nın 498, 522, 59 ve 81/1-son maddeleri uyarınca 14 sene
13 ay ağır hapis, V... E...’in 765 sayılı TCY’nın 498, 522 ve 59.
maddeleri gereğince 13 sene 9 ay 1 gün ağır hapis ve T... K...’nun
765 sayılı TCY’nın 498, 65/3,522 ve 59. maddeleri ile 6 sene 10 ay
15 gün ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmalarına, haklarında
TCY’nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak Uşak
Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 13.02.2002 gün ve 23-258 sayılı
hükümler sanık T... K... müdafiinin temyizi nedeniyle, sanıklardan
N... E... yönünden ise re’sen yapılan inceleme sonunda Yargıtay 6.
Ceza Dairesince 16.06.2004 gün ve 5734-7822 sayı ile;
”Katılan N.. S..’ın, kendilerini cezaevi idaresine ihbar ettiklerini
bahane eden sanıklar N... E... ve V... E...’in, her iki katılandan
yüzlerine karşı ve tanıkların yanında tehdit etmek suretiyle para
istediklerinin anlaşılmış olması karşısında; adı geçen sanıkların
kimliklerinin katılanlar tarafından bilinmesi nedeniyle,
eylemlerinin TCY’nın 495/1. maddesine uyduğu gözetilmeden, unsurları
oluşmayan aynı Yasanın 498. maddesi ile hükümlülüklerine karar
verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuş, bozma kararının temyiz istemi
reddedilen sanık V... E...’i de kapsamasına, karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme 06.03.2006 gün ve 194-83 sayı ile;
”........ İncelenmesi gereken husus, sanıkların eylemlerinin TCY’nın
498. maddesinde tanımlanan korkutarak çıkar sağlama suçunu mu yoksa
495. maddede düzenlenen gasp suçunu mu oluşturduğudur. TCY’nın 495.
maddesindeki gasp suçunda cebir şiddet veya tehdit kullanılırken,
aynı zamanda malın veya paranın teslimi gerçekleşmelidir. Oysa 498.
maddedeki suçta, mal veya para doğrudan doğruya teslim olunmamakta,
fail malı mağdurun kendisine göndermeye mecbur kalmasını
sağlamaktadır. Bu suçta sadece manevi cebir kullanılırken, 495.
maddedeki gasp suçunda bunun yanında cebir ve şiddet de
kullanılmaktadır. Yine 498. maddedeki suçta, manevi cebrin
kullanılması ile neticenin doğması arasında bir fasıla
bulunmaktadır. Çünkü önce tedit mağdura ya da yakınlarına
ulaştırılmakta, sonra da mağdur veya yakınları istenilen şeyi
göndermek mecburiyetinde bırakılmaktadır. Yargıtay 6.Ceza Dairesinin
içtihatlarında da bu iki suç arasındaki farklılıklar bu şekilde
ortaya konmaktadır. Sanıklar tarafından gerçekleştirilen ölüm
tehditleri müdahiller için ciddi ve çok büyük boyutlara ulaşmıştır.
Müdahiller bu tehditleri ciddi bularak, sanıkların belirledikleri
yer ve zamanda, yakınları aracılığıyla 5 milyar liranın sanık T...’a
teslimini sağlamışlardır. Bu itibarla, TCY’nın 498. maddesinde,
“manevi cebir ile para ya da eşyayı bir mahalle koyarak ya da
göndererek kendi eline geçmesini temin etmeye mecbur bırakma”
şeklinde tarif edilen suçun unsurları gerçekleşmiştir. Sanık T...’ın
ise, diğer iki sanığın avukatı olarak onlarla cezaevinde görüşmeler
yaptığı, avukatlık mesleğinin gerekli kıldığının dışında sanıklarla
örgüt içi çıkar ilişkileri içine girdiği, cezaevinde çıkan isyandan
sonra hakkında çeşitli ceza davalarının açıldığı bilinmektedir.
Olayımızda da, katılan M… S…’ın sanıklar Vedat ve N... E...’e
gönderilen 5 milyar lira parayı teslim aldığı tanık anlatımlarıyla
sabit olmuştur. Diğer sanıkların maddi eylemlerine katılmamışsa da,
Karagümrük çetesinin elebaşıları olan sanıklar N.. ve V…’ın
talimatları gereği onlara yardım ve destekte bulunarak paranın
kendilerine ulaşmasına aracılık etmiş, suçun işlenmesini
kolaylaştırma suretiyle eyleme fer’an katılmıştır. Böylece, sabit
olan suçları gereğince sanıklardan Nuri ve V... E...’in 765 sayılı
TCY’nın 498, 522, sanıklardan T... K...’nun ise aynı Yasanın 498,
65/3 ve 522. maddeleri ile cezalandırılmaları gerekmiştir.”
gerekçesiyle,
Sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın sanıkların sabit olan
suçları yönünden lehlerine sonuç doğurduğundan bahisle, bütünüyle bu
Yasanın uygulanması suretiyle,
Sanıklar N... E... ile V... E...’in 5237 sayılı TCY’nın 149.
maddesinin 1. fıkrasının © ve (f) bentleri ile 62. maddeleri
uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, 5237
sayılı TCY’nın 53/1. maddesinde yazılı haklarını cezalarının infazı
müddetince kullanmaktan yoksun bırakılmalarına,
Sanık T... K...’nun ise 5237 sayılı TCY’nın 149. maddesinin 1.
fıkrasının © ve (f) bentleri ile, 39/1 ve 62. maddeleri uyarınca 4
yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCY’nın
53/1. maddesinde yazılı haklarını cezalarının infazı müddetince
kullanmaktan yoksun bırakılmasına, karar vermiştir.
Bu hükmün de süresi içinde sanıklar müdafileri ile o yer C.savcısı
tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının
“hükmün onanması görüşünü” içeren 22.09.2006 günlü tebliğnamesi ile
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel
Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen olayda,
İlk hükümde, sanıkların korkutarak karşılıksız çıkar sağlama
suçundan dolayı 765 sayılı TCY’nın 498/1. maddesi uyarınca
cezalandırılmalarına karar verilmiş, Özel Daire, sanıkların
kimliklerinin katılanlar tarafından bilinmesi nedeniyle 765 sayılı
TCY’nın 498. maddesinde tanımlanan suç ögelerinin oluşmadığını,
sanıkların eylemlerinin 765 sayılı TCY’nın 495/1. maddesinde
düzenlenen yağma suçuna uyduğunu belirterek hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, sanıkların eylemlerini, bozma ilamından sonra
yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 149. maddesinin 1. fıkrasının ©
ve (f) bentleri kapsamında mütalaa ederek yeni bir hüküm tesis
etmiştir.
Yerel Mahkemenin bu kararı şeklen “ısrar” gibi görünse de,
uygulamanın sonradan yürürlüğe giren Yasa hükümlerine göre
gerçekleştirilmesi karşısında, daha önceden Özel Dairece
incelenmeyen hususları bünyesinde barındırdığından, özü itibarıyla
yeni hüküm niteliğindedir. Özel Dairece incelenmeyen hususların ise
doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaksızdır. Bu itibarla,
dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye
gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine
gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.11.2006
günü oybirliği ile karar verildi. |