Ceza Genel Kurulu 2006/1-158 E., 2006/212 K.
KISA SÜRELİ HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR YERİNE UYGULANABİLECEK CEZA
VE TEDBİRLER
PARA CEZALARININ TARİFİ, TESPİTİ VE YERİNE GETİRİLMESİ
“İçtihat Metni”
Sanık S... Çalık’ın, suç niteliğinin değiştiği kabul edilerek
silahla etkili eylem suçundan 765 sayılı TCY.nın 456/2, 457/1, 51/2,
59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri ve ruhsatsız silah bulundurmak
suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59, 647 sayılı Yasanın 4
ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca sonuç olarak 2.948.638.000 lira
ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı
Yasanın 5. maddesi uyarınca 10 eşit taksitte alınmasına; katılan
sanık T... Çatalbaş’ın ise, 765 sayılı TCY.nın 456/4, 61, 457/1 ve
647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuçta 130.000.000 lira
ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, suçta kullanılan bıçak ve
tabancanın TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin İ... 4.
Ağır Ceza Mahkemesince 03.10.2002 gün ve 326-290 sayı ile verilen
kararın, katılan sanık T... Çatalbaş vekili tarafından her iki
sıfatla temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza
Dairesince 10.12.2003 gün ve 919-3096 sayı ile katılan sanık T...
Çatalbaş hakkındaki hükmün onanmasına, sanık S... hakkında ruhsatsız
silah bulundurmak suçundan verilen hükmü katılanın temyize hakkı
bulunmadığından bu suça yönelik temyiz talebinin reddine, sanık
hakkındaki yaralama suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise;
”Sanık S...’ın ruhsatsız tabanca ile mağdure T...’a etkili
mesafeden, mağdurenin hayati organlarının bulunduğu bölgeyi hedef
alıp doğrudan doğruya birden ziyade atışta bulunup onu karın
bölgesinden hayati tehlike geçirir şekilde yaralaması eyleminde
öldürme kastı ile hareket ettiğinin kabulü ile TCK.nun 448, 62,
51/2, 59. maddeleriyle tecziyesi gerekirken suç vasfında hata
yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden hükmün
bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 24.06.2004 gün ve 14-213 sayı ile;
”T... Çatalbaş’a ait SSK T... Eğitim Hastanesi tarafından verilen
11.09.2001 tarihli rapor ve Adli Tıp İ... Şube Müdürlüğünce
düzenlenen 04.04.2004 tarih, 2498 sayılı rapor incelendiğinde
görüldüğü üzere olay nedeni ile T... Çatalbaş’ın batında sol spina
iliaka anterior superiorda bir adet etrafı ekimotik ateşli silah
kurşun giriş deliği, sağ femur üst yanda da bir santimlik ateşli
silah çıkış deliği olduğu, sol kolda da distalde 1-2 santimlik
kenarları ekimotik cilt kesisi görüldüğü ve bu suretle batın sol
kasık nahiyesinden batın boşluğuna bir adet ateşli silah kurşunla
ika edilen yaralamadan dolayı ince bağırsaklarda yaralanmalar
olduğundan bu halin şahsın hayatını tehlikeye maruz kıldığı, 25 gün
mutad iştigaline engel nitelikte yaralandığı belirtilmektedir.
....
Adli Tıp Şube Müdürlüğünün raporunda görüldüğü üzere birisi giriş,
diğeri çıkış deliği olmak üzere hayati tehlike oluşturan bir tek
kurşun yarası vardır. Yargıtay bozma ilamında ise mağdure T...’a
etkili mesafeden hayati organlarının bulunduğu bölgeyi hedef alıp
doğrudan doğruya birden fazla ateş edip onu karın bölgesinden hayati
tehlike geçirir şekilde yaraladığı belirtilmektedir. Yargıtay bozma
ilamındaki bu kabul dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Zira gerek
tanık ifadeleri ve gerekse dosya içindeki diğer ifade ve beyanlarda
sanık S... Çalık’ın, T... Çatalbaş’ı hedef alarak doğrudan doğruya
ona karşı ateş ettiğine dair T... Çatalbaş’ın beyanının dışında
hiçbir kanıt bulunmamaktadır. İddia ve savunmalar, tanık anlatımları
ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere, bir gün önce S...
Çalık’ın kömür deposu olarak kullandığı dükkanın camları ve butik
olarak çalıştırdığı dükkanın camları T... Çatalbaş’ın yeğeni F... ve
bunun kavga ettiği Sakallı H... tarafından kırılmış, ertesi gün de
T...’ın oğlu İ... bu şahısları özür dilemek için getirdiğinde yine
F...’in saldırgan davranışları sonucu taraflar arasında bir tartışma
çıkmış, bu tartışmada T...’ın oğlu F... ile S...’ın annesi E...
arasında bir takım hakaretamiz sözler söylenmek sureti ile tartışma
olmuş ve bu tartışma araya girenlerin yardımı ile yatışmıştır. Bu
olay sabah olmuş, öğleden sonra ise T... Çatalbaş yanında kız
kardeşi B... ve daha pek çok yakınını da alarak S...’ın annesi E...
ile oğlu İ... arasındaki karşılıklı söylenen hakaretamiz sözlerin
hesabını sormak üzere S... ve annesi E...’nin bulunduğu dükkana
gelip saldırıda bulunmuştur. S... ve E...’nin onların saldırıya
geleceğinden hiçbir haberi olmadığı halde dükkanlarına bu şekilde
saldırıya gelindiğinde T... Çatalbaş’ın, S...’ın annesi E...’ye
bıçak çekmesi ve tokatla vurması ve yanındaki B...’ın da S...’ı
saçından tutması sonucu kargaşa oluşmuş, bu kargaşa nedeni ile sanık
S... Çalık, saldıranların uzaklaşması için hedef gözetmeksizin
dükkanda bulunan tabanca ile önce havaya, sonra da yere doğru iki üç
el ateş ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim S... Çalık olayı bu şekilde
açıklamakta, tanık olarak dinlenen N... Durak ve O... Çalık da olayı
bu şekilde ifade etmektedirler. T... Çatalbaş’ın hayati tehlike
doğuran yarasının bulunduğu yer kasık bölgesi olup, sanık S...’ın
ifadesi bir arada göz önüne alındığında S... Çalık’ın havaya ateş
ettikten sonra yere doğru ateş ettiği sırada T...’ın yaralandığı
anlaşılacaktır. Zira kasık bölgesi vücudunun alt bölgesidir. S...
Çalık da ayağa doğru ateş ettiğini ifade etmektedir. Ayağa doğru
ateş ettiği sırada kurşunun T...’ın kasık bölgesine isabet etmesi
mümkündür. S... Çalık doğrudan doğruya T...’ı öldürmek amacıyla ona
ateş etmiş olsaydı kasık bölgesinden daha üst bölgede hayati
organların bulunduğu kafa bölgesine, göğüs bölgesine, kalbin
bulunduğu bölgeye ve kasığın daha üst kısmındaki karın bölgesine
ateş etmesi mümkündü ve bunu engelleyen bir durum da yoktur. Aradaki
mesafenin yakınlığı da göz önüne alındığında S... Çalık’ın öldürme
düşüncesi ile ateş etmesi halinde T... Çatalbaş bir yerinden değil,
hayati organlarının bulunduğu bir çok yerinden yaralanırdı. Olay
böyle olmamış, sadece tek kurşunla T... yaralanmış, bu yara da kasık
bölgesinde oluşmuştur. Bu durumlar bir arada değerlendirildiğinde
sanık S... Çalık’ın öldürmek kastı ile değil yaralamak kastı ile
ateş ettiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle önceki hükümde
direnmiştir.
Hükmün katılan vekili ve o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi
üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığı 07.06.2005 gün ve 178035 sayı ile;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunun 8/2. maddesi uyarınca, yeniden değerlendirme
yapılmak üzere dosyayı mahalline iade etmiştir.
Yerel Mahkemece duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda
21.09.2005 gün ve 353-261 sayı ile önceki direnme gerekçelerini de
tekrarlamak suretiyle;
”765 sayılı TCY’na göre sanığın 456/2, 457/1, 51/2, 59 ve 647 sayılı
Yasanın 4/1. maddeleri uyarınca 1064 YTL adli para cezası, 6136
sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59 ve 647 sayılı Yasanın 4/1. maddeleri
uyarınca 1317 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar
vermek gerekir.
5237 sayılı Yasaya göre 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son paragraf, 29, 62.
maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına
karar vermek gerekir.
6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı Yasanın 62, 50, 52. maddeleri
uyarınca 6117 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar
vermek gerekir.
Her iki yasa bir bütün halinde uygulandığında, 765 sayılı Yasa lehe
sonuç vermektedir.” gerekçesiyle sanığın 765 sayılı TCY.nın 456/2,
457/1, 51/2, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1064 YTL
adli para cezası ve 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59 ve 647
sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1200 YTL adli para cezasıyla,
sonuçta TCY.nın 72. maddesi uyarınca 2381 YTL adli para cezasıyla
cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi
uyarınca birer ay ara ile 10 eşit taksitte tahsiline, suç eşyasının
TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına, maktu vekalet ücretinin
sanıktan alınarak katılan vekiline verilmesine karar verilmiştir.
Bu kararın da katılan vekili ve o yer C.savcısı tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli
03.05.2006 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle,
Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın, silahla hayati tehlike yaratacak şekilde yaralama ve 6136
sayılı Yasaya aykırılık suçlarından cezalandırılmasına karar verilen
somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık,
sanığın sabit olan eyleminin öldürmeye kalkışma suçunu mu yoksa
yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesi noktasında
toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre, Yerel Mahkemece verilen ilk kararın
yalnızca katılan-sanık T... vekili tarafından her iki sıfatla da
temyiz edilmiş olması karşısında, sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya
aykırı davranmak suçundan kurulan hükme yönelik bir temyiz
bulunmadığı ve hükmün bu yönden kesinleştiği, ancak bozmadan sonra
yapılan yargılamada bu husus nazara alınmadan 6136 sayılı Yasaya
aykırılık suçundan da yeniden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Sanık
hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan sonraki hüküm
hukuken yok hükmünde olduğundan, sanık hakkında yaralama suçundan
kurulan hükümle sınırlı olarak inceleme yapılması oybirliğiyle
kararlaştırılmıştır.
Eylemin hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenebilmesi, sanığın
kastının saptanması ile mümkündür. Esasen failin iç dünyasını
ilgilendiren kastının belirlenmesinde, olay öncesinde, olay
sırasında ve sonrasında failin dışa yansıyan davranışları ölçü
olarak alınmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı
üzere, adam öldürmeye kalkışma ve yaralama suçlarını birbirinden
ayıran başlıca ölçütler; fail ile mağdur arasındaki husumetin nedeni
ve derecesi, failin cürümde kullandığı saldırı aletinin niteliği,
atış veya darbe sayısı ile mesafesi, mağdurun vücudunda meydana
getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme
olanağı olup olmadığı, olayın akış ve nedeni, failin işlemeyi
kastettiği cürmün meydana gelmesine iradesi dışında engel bir
nedenin olup olmadığıdır. Tüm bu olgular olaysal olarak
değerlendirilip sanığın kastı belirlenmelidir.
Somut olayda suç niteliğinin belirlenebilmesi için dosyadaki tüm
kanıtların birlikte ele alınarak değerlendirilmesi zorunludur.
Katılan T... Çatalbaş, 08.08.2001 tarihinde Asliye Ceza Mahkemesinde
alınan ifadesinde; olay tarihinden önce sanık S...’ın oğluna hakaret
etmiş olduğunu, oğlu bunu kendisine söyleyince neden böyle yaptığını
sormak için sanığın dükkanına giderken sanığın dükkanın önünde
olduğunu gördüğünü, aralarında 2 metre kadar mesafe varken annesi
E...’ye bu durumu sorduğu sırada sanık S...’ın üzerinde taşıdığı
tabancayı çıkartarak kendisini hedef almak suretiyle 3-4 el ateş
ettiğini, bu atışlardan birinin sol kolundan, bir diğerinin de sol
batın bölgesinden girdiğini ve yaralanıp yere düştüğünü, bu kez
sanığın “sen ölmedin mi” diyerek 5-6 kez de havaya ateş ettiğini,
iddia edildiği gibi kimseye bıçak çekmediğini, sanıktan şikayetçi
olduğunu beyan etmiştir.
Duruşmada 27.03.2002 tarihli oturumda alınan ifadesinde ise; olaydan
iki yıl önce yeğeni C...’in eşi ile sanık S...’ın ağabeyinin gönül
ilişkisine girerek kaçmış olduklarını ve yeğeninin boşandığını,
olayın kapandığını ve aralarında sorun olmadığını, olaydan bir gün
önce yeğeni F... ile arkadaşının kavga etmiş olduklarını, oğlu
İ...’ın onları barıştırmak isterken sanığın annesi E...’nin müdahale
edip, “hem kavga ediyorsunuz hem de barışmaya kalkışıyorsunuz”
dediğinde oğlu İ...’ın bu işe karışmamasını söylediğinde E...’nin bu
kez de “senin annen her gün bir koca değiştiriyor” demiş olduğunu,
oğlunun olayı kendisine anlattığında bu sözün kendisine dokunduğunu
ve bu durumu E...’ye sormak için gittiğini, sanığın dükkanının önüne
vardığında E...’yi sorduğunu, aralarında herhangi bir kavga veya
tartışma olmadan sanığın tabanca ile kendisine ateş etmeye
başladığını, ilk attığının sol koluna isabet ettiğini, atışlarına
devam ettiğinde kurtulmak için çabaladığını, ikinci ateş ettiğini
sol korun boşluğundan yaraladığını, diğer atışlarının ise isabet
etmediğini, zıplayarak kendisini kurşunlardan korumaya çalıştığını,
aralarında 3 metre mesafe bulunduğunu, sanığın kendisinin geleceğini
bildiğini zannetmediğini, şikayetçi olduğunu söylemiştir.
Sanık S... Çalık, 20.06.2001 tarihinde kolluk tarafından alınan
ifadesinde; yaklaşık iki yıl önce ağabeyi C...’ın, mağdure T...’ın
ağabeyinin gelini ile ilişkiye girmiş olması nedeniyle aralarında
husumet bulunduğunu, olaydan bir gün önce mağdure T...’ın yeğeni
F... ile yanında bulunan birkaç kişinin kendisine ait ardiyenin
camını kırdıklarını, olay günü de annesi E... ile birlikte
işlettikleri butikte bulundukları sırada mağdure T...’ın oğlu
İ...’ın, yanında kardeşi İbrahim ve tanımadığı bir kişi ile birlikte
dükkanın önüne gelerek kendilerine laf attıklarını ve dükkanın da
camlarını kırdıklarını, annesine hakaret ettiklerini, annesinin de
karşılık verdiğini, çevreden gelenlerin olayı araladıklarını, aynı
gün saat 14.00 sıralarında mağdure T...’ın yakınlarıyla dükkana
geldiğini ve belinden çıkarttığı ekmek bıçağını annesine doğrultarak
hakaret ettiğini ve üzerlerine saldırdıklarını, bir anda dükkanın
içerisinin kalabalık olduğunu ve kendilerine vurmaya başladıklarını,
canlarını kurtarmak ve kalabalığı dağıtmak için, babasından kalma
dükkanda rafların arasında duran tabancayı alarak havaya birkaç el
ateş ettiğini, ancak kalabalığın durmayarak üzerlerine gelmeleri
üzerine de yere doğru bir iki el ateş ettiğini, bu sırada mağdure
T...’ın yaralanmış olduğunu, eğer ateş etmese kalabalığın
kendilerini linç edeceğini, dükkanını basıp üzerlerine saldıran
mağdure T... ve yakınlarından şikayetçi olduğunu beyan etmiş, Sulh
Ceza Hakimliğinde müdafii huzurunda yapılan sorgusunda da benzer
şekilde anlatımda bulunmuştur.
Asliye Ceza Mahkemesinde ve Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmalarda da
benzer şekilde anlatımda bulunmuş, ayrıca mağdure ile aralarında 2
metre kadar mesafe olduğunu, hedef gözetmeden ateş ettiğini,
amacının annesi ve kendisini saldırıdan korumak olduğunu, kendisine
olay sırasında vurulduğunu ancak kimin vurduğunu bilemediğini,
mağdure T...’ın önce bıçakla annesi E...’ye saldırdığını
söylemiştir.
Tanık E... Dizman, aşamalarda olayı kızı sanık S... Çalık gibi
anlatmıştır.
Tanık N... Durak, kollukta; evinin sanığın dükkanına yaklaşık 100
metre mesafede olduğunu, kadınlı erkekli bir grubun caddeden toplu
olarak geçtiklerini görünce merak edip arkalarından baktığını, sanık
S...’ın dükkanının önüne geldiklerinde bağrışmalar yükseldiğini,
gittiğinde mağdure T...’ın, sanığın dükkanının kapısında yarısı
içeride olacak şekilde yaralı halde yattığını gördüğünü, bu sırada
çevreden gelen kişilerin olayı ayırmaya gayret ettiklerini ve
mağdureyi arabayla hastaneye götürdüklerini, sanık S...’ın elinde
tabanca olduğunu, mağdure T...’ı yerden kaldırdıklarında yanında
yerde bulunan ekmek bıçağı ile kırık şişe ve demir bir boruyu olay
sanığın dükkanından topladığını ve gelen polislere teslim ettiğini
beyan etmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesinde; iki ailenin arasının önceden açık
olduğunu, olaydan bir gün önce mağdure T...’ın yeğeni F...’in,
ardiyenin camlarını kırarak sanık S...’a küfür ettiğini, olay günü
de dükkanın camlarının kırılmış olduğunu, mağdure T... ve
yakınlarının sanığın dükkanına saldırarak, ablası E... ile sanığa
vurduklarını, sanığın korkarak dükkanın kapısından tabancayla yere
ve havaya 2-3 el ateş ettiğini, bu sırada mağdure T...’ın olduğu
yere oturduğunu, sanığın istese mağdureyi öldürebileceğini ya da
başkaları da yaralayabileceğini, karşı tarafın elinde de sopalar ve
demirler olduğunu söylemiştir.
Tanık O... Çalık, kollukta; olay günü kayınvalidesi E... ve
görümcesi olan sanık S... ile sanığa ait butiğe gittiğini, daha
önceden münakaşalı oldukları mağdure T...’ın, oğlu İ..., kız kardeşi
B... ve akrabaları olduğunu tahmin ettiği kalabalık bir grupla
dükkana geldiklerini, mağdure T...’ın elinde bıçak olduğu halde,
“siz bizden ne istiyorsunuz” diyerek kayınvalidesi E...’yi
tokatlamaya başladığını, kucağında küçük çocuğu olduğu için dükkanın
dışarısında kaldığını, boğuşarak dışarıya çıkmaları üzerine bu kez
dükkanın içine kaçarak saklandığını, daha sonra birkaç el silah sesi
duyduğunu, saklandığı yerden çıkıp ne olduğunu sorduğunda sanık
S...’ın tabanca sıktığını söylediklerini, mağdure T...’ın yaralanıp
hastaneye kaldırıldığını öğrendiğini, mağdure T...’ın dükkana ilk
girerken elindeki demir ile camları kırdığını, daha sonra dükkanın
içinde şalvarından bıçak çıkardığını, saklandığı için diğerlerinin
ne yaptıklarını görmediğini beyan etmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesinde; benzer şekilde anlatımda bulunmakla
beraber bu kez saldırı üzerine sanık S...’ın kalabalığı korkutmak
için havaya ve yere ateş ettiğini, mağdurenin nasıl vurulduğunu
görmediğini belirtmiş, önceki ifadesiyle çelişkinin nedeni
sorulduğunda önceki ifadesinin eksik yazılmış olduğunu, duruşmadaki
ifadesinin doğru olduğunu söylemiştir.
Bu tanıklar Asliye Ceza Mahkemesinde dinlenmiş olduklarından Ağır
Ceza Mahkemesince tekrar dinlenmelerine yer olmadığına karar
verilmiştir.
Katılan tarafından gösterilen tanıklar V... Görmez, F... Duman, H...
Erdoğan, İ... Dikkulak ve İbrahim Dikkulak ise, olay hakkında
görgüye dayalı bir anlatımda bulunmamışlar, bir gün önceki kavga
olayı ve cam kırılması konusunda beyanda bulunmuşlardır. Ancak, bu
tanıklardan H... Erdoğan sanık S...’ın savunmasını doğrulamış,
tanıklardan F...’in camları kırdığını, hatta sanık uyardığında
kızarak diğer camları da kırdığını belirtmiştir.
Mağdure T... Çatalbaş hakkında SSK T... Hastanesi hasta dosyası
incelenmek suretiyle Adli Tıp Kurumu İ... Şube Müdürlünce düzenlenen
04.04.2002 gün ve 2498 sayılı raporda aynen;
”T... Çatalbaş’ın hastaneye ateşli silah kurşun yaralanması tanısı
ile getirildiği, muayenesinde bilincinin açık koopere olduğu,
alkolsüz bulunduğu, batında sol spina iliaka anterior superiorda bir
adet etrafı ekimotik ateşli silah kurşun giriş deliği, sağ femur dış
üst yanda da 1 cm.lik ateşli silah çıkış deliği bulunduğu, sol ön
kolda da distalde 1-2 cm.lik kenarları ekimotik cilt kesisi
görüldüğü, karında hassasiyet ve defans görülmesi nedeniyle acilen
batın ameliyatına alındığı, ince bağırsakta muhtelif yerlerde
yaralanmalar görüldüğü, batın boşluğunda 1000 cc kan görüldüğü,
yaralanan bağırsağın 1-1.5 metresinin rezeke edilerek uç uca
anastomuzunun yapıldığı ve ameliyatı müteakip 26.06.2001 tarihinde
hastaneden taburcu edildiğinin yazılı bulunduğu görüldü.
Batın sol kasık nahiyesinden batın boşluğuna 1 adet silah kurşunu
ika edilen mağdurede ateşli silah kurşun yaralanmasına bağlı ince
bağırsaklarda yaralanmalar görüldüğü bildirildiğinden bu halin
şahsın hayatını tehlikeye maruz kıldığı, 25 gün mutad iştigaline
engel teşkil eder nitelikte olduğu” belirtilmiştir.
Sanık S... Çalık hakkında Adli Tıp Kurumu İ... Şube Müdürlüğünce
düzenlenen 20.06.2001 günlü raporda ise, ense nahiyesinde 3 x 3
cm.lik kızarıklık bulunduğu, olay tarihinde çektirilen servikal
grafide lordozda düzleşme görüldüğü ve boyunluk önerildiği
belirtildiğinden boyunda yumuşak doku travması olarak
değerlendirilen yaralanmasından dolayı 7 gün iş ve gücünden kalacağı
bildirilmiştir.
E... Dizman hakkında aynı kurum tarafından aynı tarihte düzenlenen
raporda da göğüs sol üst kısmında avuç içi büyüklüğünde hafif
ekimoz, sol yanakta 3 cm.lik cilt sıyrığı ve batın sol alt dış
nahiyesinde 3 x 3 cm ebadında ekimozlu cilt laserasyonu tespit
edildiği, bu durumun 5 gün iş ve gücüne engel oluşturacağı
belirtilmiştir.
Olay tutanaklarından, kolluk görevlilerinin olay yerine olay
bittikten sonra geldikleri ve tarafları gözaltına aldıkları, bu
sırada sanık S...’ın olayda kullandığı 9 mm. çapındaki yerli yapım
ruhsatsız tabancayı teslim ettiği, olay yeri olan sanığa ait butikte
bir adet ekmek bıçağı, bir adet demir boru ve kırık bir şişenin
bulunarak el konulduğu, yapılan tespite göre giriş kapısının
camlarının kırık olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, dosya içinde,
görevlilerce olay yerinde boş kovan araması yapılmadığı ve herhangi
bir boş kovan elde edildiğine dair bilgi elde edilememiştir.
İ... Kriminal Polis Laboratuarınca 20.06.2001 tarihinde düzenlenen
ekspertiz raporuna göre, sanıktan elde edilen 9 mm. çapında kısa
Browning tipi fişek atan yerli yapı Nuri Killigil marka yarı
otomatik tabancanın normal olarak çalıştığı ve atışa engel mekanik
bir arızasının bulunmadığı belirtilmiştir.
Bütün bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay ele alınıp
değerlendirildiğinde;
Sanık ve katılan arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, olay günü
de bu nedenle katılan T...’ın, yanında akrabalarıyla birlikte
sanığın işlettiği dükkana geldiği ve aralarında başlayan tartışma
sırasında sanığın, dükkanda bulunan ruhsatsız silahı ile katılana
ateş ederek onu, Adli Tıp Kurumu raporunda belirtildiği üzere,
batında sol kasıktan giren ve ince bağırsak yaralanmasına neden olup
sağ femur üst yanından çıkan mermi ile yaraladığı, katılanın bu
yaralanma nedeni ile ameliyat edilerek kurtarıldığı ve hayati
tehlike geçirdiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında eskiden
süregelen anlaşmazlık bulunması, sanığın, dükkan içerisinde yakın
mesafeden, öldürme sonucunu almaya elverişli ateşli silah ile önce
havaya birden fazla kez, sonra da hayati organlarının da bulunduğu
bölgeye ateş ederek katılanı hayati tehlike geçirecek şekilde
yaraladığı nazara alındığında, eylemin adam öldürmeye kalkışma
olarak kabul ve takdirinde zorunluluk bulunmaktadır. Yerel Mahkemece
kanıtların yanlış değerlendirilmesi ve dosya kapsamına uymayan
gerekçeler ve kabulle, mermi isabet eden yerin hayati önem
taşımadığından bahisle eylemin, yaralama olarak tavsifiyle direnme
kararı verilmesi ve hüküm tesisi isabetsizdir.
Bu itibarla isabetsiz olan Yerel Mahkeme direnme hükmünün
bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve dört Üye ise;
“Katılanın dahi anlatımlarında; “olay sırasında zıplayarak kendisini
kurşunlardan korumaya çalıştığını belirtmesi” ve daha da önemlisi
“sanık sen ölmedin mi dedikten sonra 5-6 el de havaya ateş etti”
tarzında eylem seyrini tanımlaması karşısında kavganın hareketlilik
ortamında silahını ateşleyen sanığın, hedef gözetme imkanının
bulunmadığı, yaralanma bölgesinin de bu anlatımla uyumlu olduğu
gözetildiğinde, sanığın öldürmek amacıyla ateş etmediğine dair
savunmasına itibar edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Kaldı ki,
tanıkların aşamalarda alınan ifadeleri de savunmayı doğrulamaktadır.
Sanığın, aralarındaki tartışma nedeniyle aniden gelişen olayda yakın
sayılacak mesafeden birden fazla ateş ettiği halde katılanı hayati
tehlikeye neden olacak şekilde, bir tek yerinden yaraladığı,
herhangi bir engel neden bulunmadığı ve eylE... öldürücü etkinlikle
devam etme olanağı olduğu halde, sair atışlarını havaya yönelterek
eylemini ölüm sonucunu yaratmayacak biçimde sürdürdüğü
anlaşılmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kuruluyla, 1. Ceza Dairesinin
kararlarına süreklilik kazandırır düzeyde yansımış müşterek kabule
göre, kavganın hareketliliği ve mağdurun korunma içgüdüsü ile
sürekli yer değiştirdiği ahvalde ateşli silahla vaki olup hayati
tehlike yaratan isabetin bir adette kalması durumunda failin
kastının öldürmeye yönelik bulunduğu hususu kuşkulu kalacağından ve
aşılamayacak kuşku da lehe yorumlanmak gerektiğinden eylemin
yaralama olarak kabul ve takdirinde zorunluluk bulunmaktadır.”
görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına
tevdiine, 17.10.2006 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme
uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi. |