Ceza Genel Kurulu 2006/3-35 E., 2006/97 K.
SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ
TANIK BEYANLARINDAKİ ÇELİŞKİ
“İçtihat Metni”
Kasten orman yakmak suçundan sanığın, 6831 sayılı Yasanın 110/4
ve TCY’nın 59. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay ağır hapis ve
24.756.631.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında
aynı Yasanın 40. maddesinin uygulanmasına, 647 sayılı Yasanın 5.
maddesi uyarınca para cezasının birer ay ara ile on eşit taksitte
ödenmek üzere taksitlendirilmesine, 170.725.000 lira ağaçlandırma
giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte
sanıktan tahsili ile katılan idareye verilmesine, nisbi harç,
vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline ilişkin
Gaziantep 2. Ağır ceza Mahkemesince verilen 02.12.2004 gün ve
161-362 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.04.2005 gün ve 287-3212 sayı ile;
”Yargılamanın dayanağını teşkil eden 11.04.2004 tarihli olay yeri
tesbit tutanağında sanığın olay yerine 1 km mesafede yakalandığının
belirtilmiş olmasına, 02.07.2004 tarihli oturumda ifadelerine
başvurulan ve olay yeri tesbit tutanağında imzası bulunan M...
U...ve İ... E... adlı görevlilerin sanığı ve yanındaki şahısları
yangın sahasına 1 km mesafede gördüklerini, tedirgin olmaları
üzerine şüphelendiklerini ve karakola getirdiklerini, ifadelerine
başvurduklarını, bu şahıslardan ikisinin yangını F.... T....adlı
sanığın çıkardığını söylediklerini bildirmiş olmalarına, olayın
tanıkları A.... Z... D..... ve A.... M......adlı kişilerin
jandarmada verdikleri ifadelerinde yangını sanık F.... T....adlı
kişi tarafından çıkarıldığını belirtmiş olmalarına her iki tanığın
yargılama aşamasında verdikleri ifadelerinde jandarmadaki
ifadelerini yalanlayarak, yangını sanığın çıkarmadığını söyleyip
duruşmada verdikleri ifadenin doğru olduğunu bildirmiş olmalarına
göre olay yeri tesbit tutanağında imzası bulunan ve jandarmada
tanıkların ve sanığın ifadesini alan jandarma görevlileri, M...
U..., jandarma erleri İ... E... ve K.... O......ile olay tanıkları
A.... Z... D....., A.... M......ve sanığın huzurda hep birlikte
yüzleştirmeleri yapılarak tanık ifadeleri arasındaki çelişki
tamamıyla giderildikten sonra olay yerinin piknik alanı olup
dosyadaki krokilerden yangın sahasının yol kenarı olduğu başka
şahıslarında bu sahaya gelip gitmesinin muhtemel olduğu da
değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumun tayini gerekirken
eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi” isabetsizliğinden
bozulmuştur.
Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince 28.06.2005 gün ve 200-225 sayı
ile;
Görgü tanıkları durumunda bulunan A.... M......ve A.... Z... D.....
jandarmada 11.04.2004 tarihli ifadelerinde ormandaki yangını sanığın
çıkarttığını ve sanığın 15 metre koştuktan sonra tekrar orman
alanını bir kez daha ateşe verdiğini ve “yakma” diyerek
bağırmalarına rağmen sanığın uyarıyı dinlemediğini açıkça
bildirmişlerdir.
Adı geçen görgü tanıkları duruşmada, bu ifadelerine kabul etmemişler
ise de, olayın hemen akabinde alınan oluşa uygun beyanları
karşısında duruşmadaki ifadeleri sanığı suçtan kurtarmaya yönelik
bulunmuştur. Kaldı ki görgü tanıklarının hazırlık soruşturması
sırasında arkadaşları olan sanığa suç yüklemeyi gerektiren bir sebep
mevcut değildir. Kasten orman yakmak için elde edilen bu kadar
elverişli delillerle müsnet suçtan sanığın mahkûmiyeti cihetine
gidilmiştir.
Diğer taraftan zabıt mümzisi M... U..., zabıt mümzisi K....
O......ve zabıt mümzisi İ... E..., daha önce dinlenmişler ve 156
jandarma telefonuna ihbar gelmesi üzerine olay yerine gittiklerini
üç kişi ile karşılaştıklarını bunlardan iki kişinin yangını F....
T....’un çıkarttığını söylediklerini, buna göre tutanak
düzenlediklerini beyan etmişler, böylece ormandaki yangını sanık
F.... T....’un çıkarttığını teyit etmişlerdir.
Bozma ilamı ile görgü tanıkları ve zabıt mümzilerinin
yüzleştirilmeleri gerektiği öngörülmüştür. Zabıt mümzilerinin
görgüye dayalı bilgileri yoktur, sadece zabıt mümzileri görgü
tanıklarının ifadelerini almışlar ve yangının F.... T....tarafından
çıkarıldığını tespit etmişlerdir. Görgü tanıklarının duruşmada
ifadelerini değiştirmeleri ve verdikleri ifadeyi kabul etmemeleri
gerçeği değiştirmez, diğer yandan uygulamada yüzleştirmeler bir
sonuç vermemekte ve esasen herkes ifadesini tekrarlamakta, çok defa
bunların hepsinin bir araya getirilmesi de mümkün olamamaktadır.
Görgü tanıkları, jandarmada işi yapanın kesinlikle sanık olduğunu
açıkça bildirmişlerdir.
Asgari haddi 10 sene olan bir suçtan dolayı tam bir kanaat hasıl
olmadan mahkemenin mahkûmiyet hükmünü vermesi mümkün değildir,
gerekçeleriyle ilk hükümde direnilerek, bu kez sanığın 6831 sayılı
Yasanın 110/4, 5237 sayılı Yasanın 62, 63 ve 54/2. maddeleri
uyarınca, 8 yıl 4 ay hapis ve on eşit taksitte ödenmek üzere 24.755
YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 170 YTL. ağaçlandırma
giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte
sanıktan tahsili ile katılan idareye verilmesine, nisbi harç ve
vekalet ücretinin sanıktan tahsiline karar verilmiştir.
Bu kararın da süresi içinde sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine
dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 14.2.2006 gün ve
182098 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına
gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup
düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten orman yakmak suçundan cezalandırılmasına karar
verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık,
tanıklar ve görevlilerin yüzleştirilmeleri suretiyle soruşturmanın
genişletilmesine gerek bulunup, bulunmadığı noktasında
toplanmaktadır.
Ancak Ceza Genel Kurulunda yapılan müzakereler esnasında, Yargıtay
İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca, ön sorun olarak toplanan
kanıtların hüküm vermeye yeterli olduğu, tanıklar ve görevlilerin
tekrar dinlenilmeleri ve yüzleştirmelerinin sonuca etkili
olamayacağı oyçokluğuyla kararlaştırıldıktan sonra, bozma ilamının
niteliği de nazara alınarak esas hakkında incelemeye geçilmiştir.
11.4.2004 tarihli olay yeri tespit tutanağına göre, saat 12.30
sıralarında 156 jandarmaya Burç ormanlarında iki ayrı yerde orman
yangınının olduğunun bildirilmesi üzerine, olay yerine gidildiği,
iki ayrı yerde yangının olduğunun görülmesi üzerine gerekli önlemler
alınıp, Büyükşehir belediye ekiplerine haber verildiği, itfaiye
ekipleri ile birlikte yangının söndürüldüğü, yapılan araştırmada,
hiçbir neden olmadan, kuru çam yapraklarını tutuşturmak suretiyle
yangının F.... T....tarafından çıkarıldığının saptandığı, adı geçen
şahsın olay yerinin yaklaşık 1 km. ilerisinde yakalandığı, çıkan
yangında can ve mal kaybının olmadığı,
11.4.2004 tarihli değer tespit tutanağına göre ise; yangının örtü
yangını olarak meydana geldiği, iki yerde 100 metrekarelik alanda 27
ağacın bulunduğu, 5-6 tanesinde gövde yangını oluştuğu, ancak
büyümeyi ve gelişmeyi engelleyecek şekilde ağaçların zarar
görmediği,
Jandarma görevlilerince düzenlenen 11.4.2004 tarihli olay yeri
inceleme raporuna göre de;
Saat 14.15 itibariyle olay yerine gelindiğinde, yangının söndürülmüş
olduğu, olayın birbirine 112 metre mesafede iki ayrı bölgede meydana
geldiği, birinci bölgede 9X7.80 metre genişliğinde bir alanın
yandığı, 7 çam ağacının kısmen zarar gördüğü, bu yerin 112 metre
güneyinde bulunan ikinci yerde ise 17X18 metre genişliğinde bir
alanın yandığı, kısmen 25 ağacın zarar gördüğü, olay yerine gelen
Şahinbey İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince, olayla ilgili
olarak, A.... M......, A.... Z... D..... ve F.... T....isimli
şahısların şüpheli olarak yakalandığı,
Anlaşılmaktadır.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık F.... T...., C.Savcılığında
alınan beyanında; olay günü Ahmet Ziya ve A.... ile dolaşıyorduk,
uzak bir yerde yangının çıktığını iki erkek bir kadının yangını
söndürmeye çalıştığını gördük, mesafemiz 150-200 metre kadardı, daha
uzakta aileler piknik yapıyordu, yangını söndürmek için yardıma
gitmedik, zaten fark ettiğimiz anda, üç kişi müdahale etmiş, az bir
şey kalmıştı, olay yerinden ayrılarak hayvanat bahçesine doğru
yürüyerek gittik demiş,
Tanıkların anlatımları hatırlatılarak sorulduğunda; ormanı yakmadım,
arkadaşlarımın neden böyle beyanda bulunduklarını bilmiyorum.
Kendilerini kurtarmak için bu şekilde beyanda bulunmuş olabilirler,
jandarma, yangını gördükten yaklaşık beş dakika sonra gelmiştir.
Söylediğim şahısları neden bulamadıklarını bilemiyorum, ancak suçlu
olarak bizi yakaladılar, şeklinde savunma yapmış, diğer aşamalarda
da benzer şekilde savunma yaparak suçlamaları red etmiştir.
Tanık A.... M......olay günü kollukta alınan beyanında; F....
T....ve A.... Z... D..... ile aynı mahallede otururuz, bugün saat 11
sıralarında parkta F.... T....ile buluştuk, bir süre sonra yanımıza
A.... Z... D..... geldi, Burç ormanlarına gitmemizi söyleyince kabul
ettik, birlikte ormana gittik gezmeye başladık, izci kampı mevkiine
geldiğimizde F…. cebindeki çakmağı çıkardı, kağıtları toplayıp ateşe
verdi, ormanlık alan yanmaya başladı, F….. kaçtı, biz de kendisini
takip ettik, ilk yaktığı yerden 15 metre sonra ormanı birkez daha
ateşe verdi, yakma dediysek de bizi dinlemedi, arkadaşım A…. ile
söndürmek istedik ama suç bizim üstümüze kalır diye F….’in
arkasından koşmaya başladık, 500 metre uzaklaştıktan sonra ormanın
kenarına oturduk, bir süre sonra jandarma gelerek bizi yakaladı,
ormanı yakan F....’tir, ancak neden yaktığını bilmiyorum demiş,
Duruşmada saptanan beyanında ise; huzurdaki sanık ve A.... ile
birlikte ormandan geçtiklerinde, üç kişinin yanan ormanı söndürmeye
çalıştığını gördüklerini, ileriye gidip tepede beklerken jandarma
görevlilerinin gelip kendilerini götürdüğünü, şüpheli olduklarını ve
kot pantolonlu olanın yaktığını söylemeleri nedeniyle korkudan
ormanı F....’in yaktığını söylediğini aslında onun yakmadığını,
önceki ifadesinin doğru olmadığını söylemiştir.
Tanık A.... Z... D..... olay günü kollukta alınan beyanında; diğer
tanık A.... M......’un anlatımını aynı cümlelerle tekrarlamıştır.
Duruşmada alınan beyanında ise; diğer tanığın duruşmadaki
anlatımlarına benzer anlatımda bulunarak, jandarmanın baskısı
nedeniyle hazırlıkta F....’in yaktığını söylediğini, o ifadesinin
doğru olmadığını söylemiştir.
Tutanak tanığı M... U...duruşmada saptanan beyanında; tutanağa
benzer anlatımda bulunup, yangını söndürmemizi müteakip olay yerinde
yaptığımız araştırmada yaklaşık 1 km mesafede üç şahıs gördük,
şahıslar bizi görünce tedirgin oldular, şahısları yakalayıp,
kendileri ile ayrı ayrı konuştuk, üç kişi vardı, bunlardan ikisi
yangını kasten iki ayrı yerde F.... T....’un çıkarttığını
söylediler, buna göre tutanak tuttuk, şeklinde beyanda bulunmuş,
Tutanak tanığı K.... O......duruşmada saptanan beyanında;
Karakoldaydım, yangına karışan üç kişi getirdiler, ben bir kişinin
ifadesini aldım, kanuni haklarını okudum, şahıs ifade vermek
istemedi, bu şahıs F.... T....’du demiş,
Tutanak tanığı İ... E... ise duruşmada saptanan beyanında;
gittiğimizde itfaiye yangını söndürmüştü, şüpheli üç kişi yakaladık,
o üç kişiden ikisi arkadaşını ihbar edip, onun yaktığını söyledi,
ancak şu an hatırlamıyorum, tutanak okunup sorulduğunda doğru
olduğunu söylemiştir.
Mahallinde 7.7.2004 tarihinde keşif icra edilmiş olup, Orman Yüksek
Mühendisi E.... H........ tarafından düzenlenen, rapor ve krokiye
göre, yangının birbirine 10 metre aralıklarla iki ayrı yerden
çıkarıldığı, nisan ayı itibariyle dikkatsizlik ve tedbirsizlik gibi
nedenlerle yangın çıkma olasılığının zayıf olduğu, kasten
çıkarıldığı izleniminin kuvvetlendiği, yangın alanının orman sayılan
yerlerden olduğu, ağaçlarının hayatiyetini sürdürmeleri nedeniyle bu
yönde bir zararın bulunmadığı ancak 170.275.000 lira ağaçlandırma
giderine hükmedilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi, sanığın mahkûmiyetine esas teşkil eden tek kanıt,
sanıkla birlikte yakalanan tanıklar A.... Z... D..... ve A....
M......’un, kollukta alınan beyanları ve bu beyanlara dayalı olarak
düzenlenen tutanaklar ve tutanak tanıklarının tutanakların içeriğine
ilişkin tanıklıklarıdır. Bu kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde,
kollukta tanık sıfatıyla beyanları saptanan A….. ve A.... esasen bu
suçla ilgili olarak yakalanan üç şahıstan ikisi dolayısıyla, suç
şüphelileridir, bu aşamada alınan beyanlarının özgür iradelerine
dayandığı kuşkulu olduğu gibi, her iki tanığın da, beyanlarının aynı
kelimelerle, birbirinin tekrarı olması ve bu beyanların daha sonraki
aşamalarda geri alınması olguları beyanların, doğruluğu yönünde
ciddi kuşkular doğurmaktadır. Diğer yönden, olaydan sonra düzenlenen
tutanaklar da, olayın oluşumu ile ilgili çelişkili bilgiler
taşımaktadır. Yakalanan üç şahıs olay yerinin yaklaşık bir kilometre
uzağında yakalanmışlar, üzerlerinde veya giysilerinde yangınla
ilgili hiçbir, iz ve emareye rastlanılmamış böyle bir saptamada
yapılmamış, olayda kullanıldığı bildirilen çakmak dahi tutanaklarda
yer almamış, dolayısıyla nasıl ele geçirildiği tam olarak
belirlenememiştir.
Ayrıca tutanaklarda olayın oluşumu ile ilgili çelişkili bilgilerin
yanında, saptanan bir diğer olgu ise olay yerinin piknik alanı
olduğu gerçeğidir, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri
olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca,
sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya
yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve
aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak
hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve
açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve
başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir
ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en
önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza
yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil,
kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne
geçilmesinin tek yolu budur.
Bu itibarla sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, birbiriyle
çelişkili, kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak,
sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, direnme
hükmünün bu nedenlerle bozulmasına, bozmanın niteliği dikkate
alınarak, yerel mahkeme kararındaki diğer hukuka aykırılıkların bu
aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi, tanıkların hazırlık
anlatımları, düzenlenen tutanaklar ve bu tutanakların içeriğini
doğrulayan, tutanak tanıklarının anlatımı ile sanığın suçunun sübut
bulduğu gerekçeleriyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Gaziantep 2. Ağır ceza Mahkemesinin 02.12.2004 gün ve 161-362
sayılı hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay
C.Başsavcılığına tevdiine, 04.04.2006 günü tebliğnamedeki isteme
uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi. |