Ceza Genel Kurulu 2006/3-206 E., 2006/205 K.
KANUNA MUHALEFET HALLERİ
TEMYİZ MAHKEMESİNCE TETKİK EDİLECEK NOKTALAR
ZAMAN BAKIMINDAN UYGULAMA
“İçtihat Metni”
Sanıklar hakkında kasten yaralama suçlarından yapılan yargılama
sonunda; sanık H... Tekin’in, mağdur M... Güngör’ü kasten yaralama
suçundan beraatına, mağdur B... B... Ateş’i kasten yaralama suçundan
765 sayılı Yasanın 456/4,457/1,81/1-3 maddeleriyle takdiren ve
teşdiden 4 ay 1 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın
647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü 4.745.000 liradan,
574.145.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, mağdur T... B...
Karakaş’ı kasten yaralama suçundan, 765 Sayılı Yasanın
456/4,457/1,81/1-3 maddeleriyle takdiren ve teşdiden 4 ay 1 gün
hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın 647 sayılı Yasanın
4. maddesi gereğince günlüğü 4.745.000 liradan, 574.145.000 lira
ağır para cezasına çevrilmesine, sanık B... B... Ateş’in; mağdurlar
M... Tuna ve H... Tekin’i kasten yaralama suçlarından beraatına,
mağdur A... Tekin’i kasten yaralama suçundan 765 sayılı Yasanın
456/2 ve 463. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına, sanık M... Güngör’ün; mağdurlar M... Tuna ve
H... Tekin’i kasten yaralama suçlarından beraatına, mağdur A...
Tekin’i kasten yaralama suçundan 765 sayılı Yasanın 456/2 ve 463.
maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
T... B... Karakaş, G... Özenç ve R... Küçükoğlu’nun; mağdurlar A...
Tekin ve H... Tekin’i kasten yaralama suçlarından beraatlerine,
mağdur M... Tuna’yı kasten yaralama suçundan ayrı ayrı 765 sayılı
Yasanın 456/4 maddesiyle 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına
ve hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü
4.745.000 liradan sonuç olarak 427.050.000 lira ağır para cezasına
çevrilmesine, suçta kullanılan aletlerin 765 sayılı Yasanın 36.
maddesi gereğince zoralımına ilişkin E... 2. Asliye Ceza
Mahkemesince verilen 11.12.2003 gün ve 734/951 sayılı hükümlerin
katılan A... Tekin vekili, katılan sanıklar H... Tekin ve B... B...
Ateş vekilleri ile sanıklar M... Güngör, T... B... Karakaş, G...
Özenç ve R... Küçükoğlu müdafileri tarafından temyiz edilmeleri
üzerine; Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından yapılan inceleme
sonucunda, 19.12.2005 gün ve 1332/24422 sayı ile;
”1-M... Güngör ve B... B... Ateş hakkında M... Tuna’yı yaralama
suçundan kurulan beraat kararı ve A... Tekin’i yaralama suçundan
kurulan mahkumiyet kararı, sanık H... Tekin hakkında M... Güngör’ü
yaralama suçundan verilen beraat kararı ile yakınan B... B... Ateş’i
ve T... B... Karakaş’ı yaralama suçlarından verilen mahkumiyet
kararları ile sanıklar T... B... Karakaş, G... Özenç ve R...
Küçükoğlu hakkında katılanlar A... ve H...’i yaralama suçlarından
verilen beraat kararları ile sanık M... Tuna hakkında mağdur M...
Güngör’ü yaralama suçundan yakınmadan vazgeçme nedeniyle verilen
ortadan kaldırılmasına ilişkin kararlar usul ve yasaya uygun
olduğundan ONANMASINA,
2-Sanıklar H... Tekin ve B... B... Ateş hakkında kurulan hükümlere
hasren yapılan temyiz incelemesinde,
a)Sanık H...’in kardeşi olan katılan A...’ın sanıklar tarafından
dövülmesi üzerine yüklenen suçu işlediği anlaşılması karşısında
sanık yararına haksız kışkırtma hükmünün uygulanması gerektiğinin
gözetilmemesi,
b)Sanıklar M... Güngör ile B... B... Ateş’in katılan H...’e
vurdukları tanık M... Tekin’in anlatımından anlaşılmasına karşın
anılan sanıklar hakkında katılan H... Tekin’i yaralama suçundan
beraat kararı verilmesi,
c)Sanık H... Tekin’in sabıka kaydında anne adının, sanık B... B...
Ateş’in sabıka kaydında baba adının yanlış yazılması karşısında
nüfus kayıtlarına uygun sabıka kayıtları getirtilip diyecekleri
sorulmadan eksik soruşturma sonucu hükümler kurulması,
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde “zaman bakımından
uygulama” 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, “lehe olan hükümlerin
uygulanmasında usul” kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 Sayılı
Kanunun 12. maddesi ile 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun yürürlükten
kaldırılması, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kanunların
hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması
karşısında;
5237 Sayılı Kanunun 7. ve 5252 Sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca,
sanıkların hukuki durumunun 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanun
Hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk
bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan A... Tekin ve katılan sanık H... Tekin
vekili, katılan sanıklar B... B... Ateş, M... Güngör, T... B...
Karakaş, R... Küçükoğlu vekili ve sanık G... Özenç müdafiinin temyiz
itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri
incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA” karar
verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.07.2006 gün ve 2006/153901
sayı ile itiraz yasayoluna başvurmuş ve;
”1-Yüksek 3. Ceza Dairesi ilamının 1 nolu bendinde sanıklar M...
Güngör ve B... B... Ateş hakkında A... Tekin’i yaralama suçundan
kurulan mahkumiyet kararları onanmıştır.
2-İlamın 2 nolu bendinde sanıklar H... Tekin ve B... B... Ateş
hakkında kurulan hükümlere hasren inceleme yapıldığı belirtilerek 1
nolu bentte onanan sanık H... Tekin’e ilişkin mahkumiyet hükümleri
haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, sabıka
kaydında anne adının yanlış yazıldığından ve 5237 sayılı kanun
hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğinden bozulmuş ve 1 nolu
bentte belirtilen hükümlerle çelişki oluşturulmuştur.
3-Sanık M... Güngör hakkındaki mahkumiyet hükmünün, 5237 sayılı
kanun hükümlerinin değerlendirilmesi gerekeceğinden bozulması
gerekirken onanmış, sanıklar T... B... Karakaş, G... Özenç ve R...
Küçükoğlu haklarındaki M...’u yaralamak suçundan kurulan mahkumiyet
hükmü ile ilgili olarak da, onanması ya da bozulması yönünden bir
hüküm kurulmamıştır.
4-Yukarıda belirtilen durumlar karşısında, CMK’ nun 308. maddesi
uyarınca “resen” ve istek üzerine, sanıklar lehine olarak itiraz
kanun yoluna başvurmak gereği duyulmakla,..”Şeklinde açıklanan
nedenlerle; “Yüksek Daire ilamında belirtilen mahkumiyet hükümlerine
ilişkin onama kararları kaldırılarak, sanıklar M..., B... B... ve
H... haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerinin BOZULMASINA, ilamın
2 nolu bendinde belirtilen bozma nedenlerinin geçerli olduğunun
işarına, sanık M... hakkındaki mahkumiyet hükmünün de 5237 sayılı
kanun hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğinden BOZULMASINA,
sanıklar T..., G... ve R... haklarındaki M...’u yaralamaktan kurulan
mahkumiyet hükümleri ile ilgili geçerli talep doğrultusunda bir
karar tesisi için dosyanın Yüksek Yargıtay 3. Ceza Dairesine
gönderilmesine” karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza
Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık H... Tekin’in, mağdur M... Güngör’ü kasten yaralama suçundan
beraatına, mağdur B... B... Ateş’i kasten yaralama suçundan 765
sayılı Yasanın 456/4,457/1,81/1-3 maddeleriyle takdiren ve teşdiden
4 ay 1 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın 647
sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü 4.745.000 liradan,
574.145.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, mağdur T...’ı
kasten yaralama suçundan, 765 sayılı Yasanın 456/4, 457/1, 81/1-3
maddeleriyle takdiren ve teşdiden 4 ay 1 gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına, bu cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi
gereğince günlüğü 4.745.000 liradan, 574.145.000 lira ağır para
cezasına çevrilmesine, sanık B... B... Ateş’in; mağdurlar M... Tuna
ve H... Tekin’i kasten yaralama suçlarından beraatına, mağdur A...
Tekin’i kasten yaralama suçundan 765 sayılı Yasanın 456/2 ve 463.
maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
sanık M... Güngör’ün; mağdurlar M... Tuna ve H... Tekin’i kasten
yaralama suçlarından beraatına, mağdur A... Tekin’i kasten yaralama
suçundan 765 sayılı Yasanın 456/2 ve 463. maddeleri gereğince 1 yıl
6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar T... B...
Karakaş, G... Özenç ve R... Küçükoğlu’nun; mağdurlar A... Tekin ve
H... Tekin’i kasten yaralama suçlarından beraatlerine, mağdur M...
Tuna’yı kasten yaralama suçlarından ayrı ayrı 765 sayılı Yasanın
456/4 maddesiyle 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hapis
cezalarının 647 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü
4.745.000 liradan sonuç olarak 427.050.000 lira ağır para cezasına
çevrilmesine, suçta kullanılan aletlerin 765 sayılı Yasanın 36.
maddesi gereğince zoralımına, karar verilen olayda; Özel Daire ile
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; sanık H...
Tekin hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin kararın (1) nolu bendinde
onandıktan sonra, (2) nolu bendinde bozulduğuna ve bu şekilde
çelişki meydana getirildiğine; sanık M... Güngör hakkındaki
mahkûmiyet hükmünün, 5237 sayılı Yasa gereğince değerlendirme
yapılabilmesi için bozulması gerekirken, onandığına; bir kısım
sanıklar hakkındaki hükümlerle ilgili olarak herhangi bir karar
verilmediğine ilişkindir.
Bu durumda; öncelikle itirazın kapsamını belirleme zorunluluğu
bulunmaktadır:
İtiraz değerlendirildiğinde;
1- Sanık H... Tekin hakkındaki mahkûmiyet hükümleri,
2- Sanıklar B... B... Ateş ve M... Güngör haklarındaki mahkûmiyet
hükümleri ile,
3- Sanıklar B... B... Ateş ve M... Güngör’ün hakkında mağdur H...
Tekin’i kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükümlerinin,
4- Sanıklar T... B... Karakaş, G... Özenç ve R... Küçükoğlu
haklarındaki mahkumiyet hükümlerinin itiraza konu edildiği,
5- Diğer hükümlerin ise itiraz kapsamına dahil edilmediği
görülmektedir.
Bu nedenle incelemenin anılan itiraza konu hükümlere hasredilmesi
gerekmektedir.
İtirazın kapsamı belirlendikten sonra;
Dosyanın esasının görüşülmesine geçilmeden önce; bir kısmı usule,
bir kısmı ise esasa ilişkin olan itiraz nedenlerinden usule ilişkin
olanların Yargıtay Yasasının 40/4-5 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin
27. maddesi gereğince ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmesi
gerekmiştir.
İncelenen dosyada;
Özel Daire kararının beş ayrı noktada usule aykırılık içerdiği
belirlenmiştir. Bu sorunlar teker teker ele alınarak incelendiğinde;
1-Aynı konuda çelişkili kararlar verilerek, karışıklığa neden
olunması sorunu:
5271 sayılı Yasanın 308. maddesine göre; Yargıtay ceza dairesi
kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, yasada sayılan
hukuka aykırılık hallerinden birisinin varlığı halinde itiraz yoluna
başvurabilecektir. Usul yasaları ve ceza yasalarındaki düzenlemelere
uyumsuzluk genel olarak hukuka aykırılığı oluşturmaktadır; bununla
birlikte, kesin hukuka aykırılık halleri, 1412 sayılı Yasanın halen
yürürlükte olan 308. maddesinde sayılmıştır. 308. maddenin 7.
fıkrasında; hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi kesin hukuka aykırılık
hali olarak düzenlenmiştir.
Kararların gerekçeli olması zorunluluğu 1412 sayılı Yasanın 308.
maddesi dışında; Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrasında,
yürürlükten kalkan 1412 sayılı Yasanın 30. maddesinde ve 01.06.2005
tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Yasanın 32. maddesinde yer
almaktadır. Yerleşik içtihatlara göre; Yargıtay kararlarının da
gerekçeli olması zorunludur. Kararda gerekçenin bulunmasının ne
anlama geldiği, birçok yargısal kararda açıklanmıştır. Yargıtay Ceza
Genel Kurulu’nun 02.05.2000/11-89-91 gün ve sayılı kararına göre;
gerekçe, hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun
açıklamasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde
değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal
olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye
dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun
düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği
önlemek, tarafları tatmin etmek, denetim yapılmasına olanak sağlamak
için, hükmün gerekçeli olması gerekir. Yine Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’nun 17.03.1998/6-18-91 gün ve sayılı kararına göre; hükümde,
iki seçenek birbirleriyle çatıştıklarında yekdiğerini çürütecek, bu
suretle hüküm gerekçesiz kalmış olacaktır.
Bununla birlikte; “karar” kelimesinin sözlük anlamı (Türk Dil Kurumu
Sözlüğü); bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin
yargıdır. Aynı sözlükte, hukukta karar; herhangi bir durum için
tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm, olarak ifade edilmiştir.
Yine, karar kelimesinin ifade ettiği farklı bir anlam olarak; kesin
yargıyı bildiren belge belirtildikten sonra, karar; değişmeyen,
düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik ve değişmez olma olarak ta
tarif edilmiştir. Bu tanımlardan yola çıkıldığında, yargısal karar;
bir yargılama işlemi sonunda belli bir yönteme bağlı olarak
verilmiş, kesin yargıyı ifade eden belge olarak tanımlanabilir. Bu
durumda kararın en önemli özelliği olarak, “kesinlik” karşımıza
çıkmaktadır. Kesinlik kelimesinin sözlük anlamı; bir bilginin, bir
kanaatin şüpheye düşmeden onaylanması durumudur. Şu halde; bir
yargının karar olabilmesi için kesinlik ifade etmesi gerekir, bu
itibarla karar çelişki içermemeli, hiçbir kuşkuya yer kalmayacak
şekilde anlaşılabilir olmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun
25.01.2006/9-23-3; 22.03.2006/4-87-84 gün ve sayılı kararlarında da
vurgulandığı gibi; bu biçim, yargıda açıklık ve netlik ilkesinin bir
gereğidir. Aksi halde, kararın infazında ortaya çıkacak tereddüt;
ihtilaf ve karışıklığa neden olur.
Somut olayda; sanık H... Tekin hakkındaki mahkumiyet hükümleri ile
sanık B... B... Ateş hakkındaki mahkumiyet hükmü (1) nolu bentte
onanıp, (2) nolu bentte bozulmuş böylece; aynı metin içerisinde
birbiriyle çatışan iki seçeneğe yer verilmiştir. İki seçenek
çatıştığında birbirlerini çürüteceklerinden; gerekçesizliğe yol
açacak olan bu durumda, yargılama işlemi sonunda ortaya çıkan kesin
bir yargıdan da bahsedilemeyecektir. Bu itibarla; gerekçe içermeyen
ve bünyesindeki çelişki nedeniyle kesinlik ifade etmeyen Özel Daire
kararı bu yönleriyle hukuka aykırıdır.
2-Bazı hükümlerle ilgili olarak herhangi bir karar verilmemiş olması
sorunu:
1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte olan 305 ve devamı
maddelerindeki düzenlemelere göre; hükmün temyiz edilmesi üzerine
Yargıtay ilgili ceza dairesi temyize konu hükümlerden her biri
hakkında yasada yer alan kararlardan birini vermek suretiyle temyiz
davasını sonuca bağlayacaktır.
Somut olayda; temyiz incelemesi kapsamında oldukları halde; sanıklar
T... B... Karakaş, G... Özenç ve R... Küçükoğlu haklarında mağdur
M... Tuna’yı kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerle ilgili
olarak herhangi bir karar verilmemiştir.
3-Yerel mahkemenin hükümlerinde yer alan bazı hukuka aykırılık
hallerine kararda değinilmemiş olması sorunu:
1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte olan 320. maddesine göre;
“Yargıtay, temyiz dilekçesi ve layihasında irad olunan hususlar ile
temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz
dilekçesinde bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında
tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna
muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu
hususu tetkik eder.” Aynı yasanın 321. maddesinde ise; “Yargıtay,
aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten kanuna muhalif görmüşse
o cihetten bozar.” hükümleri yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre
Yargıtay ilgili ceza dairesi; temyiz yoluyla önüne gelen hükmü hem
talep edilen yönüyle, hem de res’en incelemek ve inceleme sonucu
hukuka aykırılık tespit ederse bozmak durumundadır.
Somut olayda; sanıklar B..., M..., T..., G... ve R...’tan alınmasına
karar verilen avukatlık ücretinin katılanlar yerine, katılanlar
vekili Av. K... Şirin’e verilmesine; sanık H...’den alınmasına karar
verilen avukatlık ücretinin, katılanlar yerine, katılanlar B... ve
T... vekili Av.N… Okuroğlu’na verilmesine; katılan A... için yapılan
masrafın ayrıca B... ve M...’dan alınmasına karar verilirken; bu
masrafların nelerden ibaret olduğu ve miktarının denetime olanak
verecek şekilde kararda gösterilmemesine ve kendilerine karşı
işlenmiş fiiller nedeniyle kamu davası açılmamış olan sanıklar G...
ve R...’ın müdahilliklerine karar verilmesine karşılık, Özel Daire
kararında bu hususlara temas edilmemiştir.
4-Kararın (3) nolu bendinde; sanık B... B... Ateş ve sanık H...
Tekin haklarındaki mahkûmiyet hükümleri nüfus ve adli sicil
kayıtları arasındaki uyumsuzluklar gerekçe gösterilerek bozulmuştur.
Dosya kapsamına bakıldığında, baba adının nüfus kaydında “M...
Behcet”, adli sicil kaydında ise “M... Behçet” biçiminde gösterilmiş
olması nedeniyle sanık B... B... Ateş hakkındaki bozma isabetlidir.
Bununla birlikte; sanık H... Tekin’in nüfus ve adli sicil
kayıtlarının her ikisinde de ana adının “Ummuhan” olarak gösterilmiş
olması nedeniyle sanık H... Tekin’in kayıtları arasında bir
uyumsuzluk bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle; kararın (3) nolu
bendine sanık H... Tekin’e ilişkin olmak üzere dercedilen bozma
yerinde değildir.
5-Karar içeriğinden hükümlerin esasına girilerek inceleme yapıldığı
anlaşılmasına karşılık; Özel Daire kararının son paragrafında “sair
yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına”
ifadesine yer verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Bu açıklamalara göre; Özel Daire kararı yukarıda sayılan beş ayrı
sebeple usule ve hukuka aykırı bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile diğer
yönleri incelenmeyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Kararının öncelikle bu
nedenlerle kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin sair yönleri incelenmeyen 19.12.2005
gün ve 1332/24422 sayılı kararının; sanık H... hakkındaki mahkumiyet
hükümleri, sanıklar B... ve M... haklarındaki mahkumiyet hükümleri,
her iki sanık hakkında mağdur H...’i kasten yaralama suçundan
kurulan beraat hükümleri ve sanıklar T..., G... ve R... haklarındaki
mahkumiyet hükümleriyle ilgili kısımlarının usule aykırılıktan
KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yeniden karar verilmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine
gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 10.10.2006
günü oybirliği ile karar verildi. |