Ceza Genel Kurulu 2006/4.MD-164 E., 2006/201 K.
CEZALARIN ERTELENMESİ
CEZAYA EHLİYET VE BUNU KALDIRAN VEYA HAFİFLETEN SEBEPLER
GÖREVDE KEYFİ İŞLEMDE BULUNMA
“İçtihat Metni”
Sanık E... S... Dikmener’in görevde keyfi işlemde bulunma
suçundan 765 sayılı TCY’nın 228/1, 35, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4,
5 ve 6. maddeleri uyarınca, sonuç olarak 1.650 YTL adli para cezası
ile cezalandırılmasına, 5 ay süreyle kamu hizmetlerinden
yasaklanmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine ve
cezalarının ertelenmesine ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinden
verilen 16.03.2006 gün ve 43-9 sayılı hükmün sanık müdafii
tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının
“hükmün onanması” görüşünü içeren 26.05.2006 gün ve 14 sayılı
tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza
Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Yasası uygulamasında memur sayılan sanığın idari yargı kararı
ile önceki görevine iade edilen katılanı, göreve başlattıktan birkaç
gün sonra bu kez geçici olarak başka bir ilçede görevlendirdiği,
böylece memuriyetine ilişkin görevini kötüye kullanmak suretiyle
keyfi işlemde bulunduğu kabul edilerek cezalandırılmasına ilişkin
hüküm, sanık müdafii tarafından atılı suçun maddi ve manevi öğeleri
itibarıyla oluşmadığı belirtilerek temyiz edilmiştir.
İncelenen olayda;
K... E... İlçe Milli Eğitim Müdürü olan katılan E... S... Dikmener
geçirdiği bir soruşturma nedeniyle 13.05.2002 günlü Bakanlık Olur’u
ile Sivas İl emrine öğretmen olarak atanmış, K... 2. İdare
Mahkemesinin 22.05.2003 gün ve 968-693 sayılı kararı ile işlemin
iptal edilmesi üzerine Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan
25.08.2003 günlü kararnameyle yeniden K... E... İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğüne atanmıştır. Buradaki görevine 19.09.2003 tarihinde
başlayan katılan, göreve başlamasından 17 gün öncesinin tarihini
taşıyan 02.09.2003 günlü Bakanlık Olur’u ile bu kez Karaman İlçesi
Sarıveliler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmış ve yapılan
tebligat üzerine E...’deki görevine başladıktan üç gün sonra
22.09.2003 günü bu görevden de ayrılıp Sarıveliler İlçesindeki
görevine başlamıştır.
Bilahare bu atama kararına yönelik başvurusu üzerine K... 2. İdare
Mahkemesince 04.11.2003 tarih ve 414 sayı ile yürütmenin
durdurulmasına karar verilmiş, Milli Eğitim Bakanlığı da anılan
yargı kararının gereği olarak 26.12.2003 günlü kararname ile
katılanın K... E... İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atamasını
gerçekleştirmiştir.
Katılan hakkındaki bu son atama kararnamesi 05.01.2004 tarihinde
sanık K... Valisi A... Kayhan’ın imzası ile İl Milli Eğitim
Müdürlüğüne havale edilmiş ve katılan 15.01.2004 günü E...’deki
görevine başlamış ise de, aynı gün E... Kaymakamının imzasını
taşıyan bir yazı ile; katılanın mahkeme kararı ile yeniden Milli
Eğitim Müdürlüğüne geleceğinin duyulmasının İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü personeli arasında huzursuzluğa neden olacağı, bu nedenle
adı geçenin İlçede Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapmasının uygun
olmayacağı kanaatinin oluştuğu belirtilmiş, bu yazı katılanın göreve
başlamasından bir gün sonra 16.01.2004 tarihinde bizzat sanık Vali
tarafından İl Milli Eğitim Müdürlüğüne havale edilmiş, araya giren
iki günlük hafta tatili sonrasında İl Milli Eğitim Müdürlüğünün K...
Valiliğine hitaben yazdığı 19.01.2004 günlü yazıda “…. Kaymakamlık
yazısının gereği olarak, adı geçenin, boş bulunan D... İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğünde geçici olarak görevlendirilmesi” önerisinde
bulunulması üzerine, bu görevlendirme yazısı sanık Vali tarafından
aynı gün “Olur” verilip onanmak suretiyle işleme konulmuş,
böylelikle katılan E... S... Dikmener yargı kararı gereği atandığı
E... İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevine başlatıldıktan birkaç gün
sonra sanığın idari tasarrufu ile bu görevinden uzaklaştırılmıştır.
Katılanın E... İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmasına ilişkin
26.12.2003 günlü kararnamede atamanın yargı kararının gereği
olduğunun belirtilmiş bulunması, ayrıca bu kararname ile görevine
başlayan katılanın başka bir yere atanmasının uygun olacağı görüşünü
taşıyan E... Kaymakamlığının 15.01.2004 tarihli yazısında da
katılanın görevine yargı kararı ile döndüğünün ifade edilmiş olması
ve her iki yazının da bizzat sanık Vali tarafından imzalanarak
ilgili birimlere havale edilmiş olmasından dolayı, katılanla ilgili
yargı kararlarını bildiği açıktır. Öte yandan, suça konu
görevlendirme işleminin dayanağı olarak gösterilen E... Kaymakamlığı
ve K... Milli Eğitim Müdürlüğünün yazılarında, katılanın önceki
görevi sırasındaki bazı davranışları olumsuz olarak nitelendirilmiş
ve yargı kararı gereği yeniden göreve başlayacak olmasının personel
arasında tedirginlik ve huzursuzluk doğuracağı, ayrıca işe yönelik
isteksizliğe neden olacağı yolundaki duyumlardan söz edilerek soyut
bir nedene işaret edilmiş, yeni dönemdeki olumsuz bir davranışına
değinilmemiştir. Kaldı ki, bu yazının katılanın göreve başladığı gün
kaleme alınmış olması karşısında, yeni görevlendirmenin, önceki
atama işleminin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin idari yargı
kararında dikkate alınanların dışında yeni bir nedene dayanmadığı da
açıktır. Dolayısıyla mevcut durumda, yargı kararı yerine, katılanın
mesai arkadaşlarının öngörüye dayalı duyguları ve yargı kararının
yerine getirilecek olmasının personelin olası performansına etkileri
tercih edilmiştir.
Anayasamız erklerin eşitliği ilkesiyle birlikte hukukun üstünlüğüne
bağlı Devlet anlayışını da benimsemiş, idari yargı ile, yürütmenin
işlemlerinin hukuk dışına çıkması önlenmek istenmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinin 1. fıkrası: “İdarenin her
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” kuralını, 138.
maddesinin son fıkrası: “Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez.” buyurucu kuralını, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasasının 28. maddesinin 1. fıkrası ise: “Danıştay,
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve
yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre
idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden
başlayarak otuz günü geçemez.” buyurucu kuralını getirmişlerdir. Tüm
bu kurallar, yargı kararlarının etkinliğini sağlamayı, keyfiliği
önlemeyi, bu suretle de hukukun üstünlüğü kavramının hayata
geçirilmesini ve devletin temeli olan adaletin sağlanmasını
amaçlayan kurallardır.
Gerçekleştirilen idari tasarruflarda, objektiflik, sebep, konu,
amaca uygunluk ve tarafsızlık gibi bir takım ölçütlere uyulması
durumunda, bunların hukuka uygun sayılması mümkündür. Oysa sanığın
işlemi, yargı kararı ile görevine iade edilen katılanı bu görevden
alabilmek için yapılan yasadışı, ısrarlı, keyfi bir uygulama
niteliğinde olup, yasal düzenlemelere uygun olduğu söylenemez.
Bu itibarla, sanığın keyfi davranma suretiyle görevde yetkiyi kötüye
kullanma suçundan cezalandırılması isabetli olup, sanık müdafiinin
temyiz itirazlarının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise; sanığa yüklenen
suçun manevi öğesinin oluşmadığından temyiz isteminin kabulüyle
hükmün bozulması gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Sanık müdafiinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16.03.2006 gün ve 43-9 sayılı
kararının ONANMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına
gönderilmesine, 26.09.2006 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun
olarak oyçokluğuyla karar verildi. |