1. Hukuk Dairesi 2006/11989 E., 2006/13071 K.
TAPU İPTALİ
TESCİL TALEBİ
“ÖZET”
TAPU KAYDINA DAYANILARAK AÇILAN İPTAL
DAVASINDA TESCİL İSTEMİNDE BULUNULMAMIŞ İSE, TESCİL DAVASI AÇILMASI
İÇİN İMKAN TANINMALI VE DAVA AÇILDIĞI TAKDİRDE HER İKİ DAVA
BİRLEŞTİRİLEREK KARARA BAĞLANMALIDIR.
“İçtihat Metni”
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanları Emine’nin, mirasçılardan mal kaçırmak
amacıyla 1 parsel sayılı taşınmazdaki payını, dava dışı mirasçıların
annesi olan davalıya satış suretiyle, muvazaalı olarak temlik
ettiğini ileri sürerek, tapu iptal isteğinde bulunmuştur.
Davalı, satışın gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini
savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne
karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz
edilmiş olmakla, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan
temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi
tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya
incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, sicile yönelik işlemlerin iptali isteğine ilişkindir. Tescil
talep edilmemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak
açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış
olması iptal davasının
reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece
yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek
davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava
açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan
ibarettir. Değişik anlatımla, sadece iptal davasının kabulüne ve
tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı
(kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin
bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek
sicile bağlama yolunda benimsediği -dolu pafta sistemi- genel ilke
ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil
isteğinde bulunmuş ise, Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış
uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın
iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu
kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983
Tarih, 1981/8-80 Esas, 1983/1162 sayılı Kararı)
Hal böyle olunca, davacıya çekişme konusu taşınmazla ilgili olarak
tescil istediğini içeren dava açması için mehil verilmesi, açtığı
takdirde eldeki davayla birleştirilmesi, ondan sonra bir karar
verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru
değildir.
Davalının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün
açıklanan nedenden ötürü HUMK’nın 428. maddesi gereğince
(BOZULMASINA), 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret
Tarifesi’nin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için
500.00 YTL duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,
peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.12.2006 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi. |