10. Hukuk Dairesi 1990/6144 E., 1991/854 K.
RÜCUAN ALACAK DAVASI
“İçtihat Metni”
T.C.
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin haksahiplerine yapılan
harcamalar
üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz
isteklerinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından
düzenlenen
raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü
ve
aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı
gerektirici
sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, davalı Salih hakkında zararlandırıcı sigorta olayına
karışan meçhul
araç şoförünün kusuru da gözetilerek dayanışmalı sorumluluk esasları
çevresinde açılmadığı halde, davalının kendi kusuru oranında rücu
alacağından
sorumluluğuna hükmedilmek gerekirken, rücu alacağının tamamının
davalıdan
tahsili isabetsizdir.
3- Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun 26.
maddesi
haleflik ilkesine dayanır. Bu ilke uyarınca Kurum’un rücu alacağı
haksahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri maddi
tazminat
miktarı ile sınırlıdır. İşbu maddi tazminat miktarının
belirlenmesinde
haksahibi eşin destek süresinin sigortalının zararlandırıcı sigorta
olayı
tarihindeki bakiye ömrü ile sınırlı biçimde aktif dönem ile bundan
sonraki
pasif dönemden yararlanacağı gözetilerek hesaplama yapılması
gerekirken buna
ölüm devresinin de katılarak maddi tazminatın fazla tayini yerinde
değildir.
4- Dairemizin ve Yargıtay’ın içtihatlarına göre, sigortalının aktif
çalışma
süresi kural olarak 60 yaşın ikmaline kadarki süredir. Hükme esas
kılınan
bilirkişi raporunda kabulün aksine aktif çalışma süresinin
dayanakları
gösterilmeksizin daha az kabulü isabetsizdir.
5- Zararın tesbiti aşamasında sigortalının asgari ücretten yüksek
bir
kazancının sözkonusu olmadığı hallerden hüküm tarihinden önceki tüm
asgari
ücret artışlarının gözönünde tutulması gerekirken karar tarihinden
önce
yürürlüğe giren 1.8.1989 tarihli asgari ücret artışının
gözetilmemesi
isabetsizdir.
6- Pasif devreye ilişkin kazanç kaybının belirlenmesinde
sigortalının 506
sayılı Kanunun 61. maddesi hükmüne göre belirlenecek yaşlılık
aylığının esas
alınması gerekmektedir. Aynı maddeye göre yaşlılık aylığı
yürürlükteki
katsayı ile göstergenin çarpımına göre belirlenir. Giderek
göstergede
sigortalının aktif döneminin sona ermesinden önceki son 5 takvim
yılının prim
hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına (tavan ücret aşılmamak
suretiyle)
göre bulunacak yıllık ortalama kazanç esas alınarak, 506 sayılı
Kanuna 2422
sayılı Kanunun 17. maddesiyle eklenen ek 1, 2, 3. maddelerinin 3395
sayılı
Kanunun 14. maddesiyle değişik şekli nazara alınarak saptanan
gösterge
tablolarına göre belirlenmesi gerekirken, pasif devre kazanç
kaybının bu
esaslara uygun şekilde belirlemeyip sadece son 5 yıllık kazanç
ortalamasını
esas alan hesap raporunun hükme dayanak kılınması yerinde değildir.
7- Dava dilekçesinde, Borçlar Kanununun 51. maddesi uyarınca
davalının olaya
karışan meçhul araç sürücüsüyle birlikte müteselsilen sorumlu
tutulması
yolunda istekte bulunulmaması karşısında rücu alacağının tavanını
teşkil eden
tazminatın davalının 2/8 kusur oranına göre saptanması gerekirken,
buna
meçhul araç sürücüsünün kusurunun da katılması usul ve yasaya aykırı
olup
bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle
(BOZULMASINA)
ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 5.2.1991 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|