18. Hukuk Dairesi 1996/10860 E., 1996/11415 K.
TAVİZ BEDELİNİN HESAPLANMASI
İçtihat Metni
T.C.
Y A R G I T A Y
18. HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1996/10860 1996/11415
Y A R G I T A Y İ L A M I
Dava dilekçesinde 497.767.140 TL. taviz bedelinin davalı taraftan
tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine
gidilmiş,
hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici
sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik
görülmemesine
göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen Tapu Sicil
kayıtlarına göre dava konusu taşınmazın sicil kaydına, Vakıflar
Genel
Müdürlüğünün yazısı üzerine taşınmazın vakfa ait olduğuna dair
15.10.1985
tarihinde verilen şerh, taşınmazın kaydının geldisi olan 24.5.1940
tarih ve
21 sıra numarasında kayıtta da mevcuttur. Ancak yine dosyaya
getirtilen
Teşrini Evvel 1928 tarih ve 17 numaralı önceki kayıtta böyle bir
vakıf şerhi
bulunmamakta ise de, dava konusu olup halen 1860,30 m2 yüzölçümünde
olan ve
tapunun 27.12.1972 tarih ve 48 ada 10 parsel numaralı bu taşınmazın
Öküz
Mehmet Paşa Vakfından geldiğine ve daha sonra belediye adına tescil
edildiğine göre, icareteyn veya mukataa konusu olduğu
anlaşılmaktadır. Davalı
belediye, Vakıflar Kanununun 27 ve sonra gelen madde hükümleri
uyarınca
tavize dönüşen mukataa ve icareteyn kanuni ipotekle temin edilmiş
olduğu
cihetle bunların karşılığını ödemekle yükümlüdür. Ancak, ödenecek
taviz
miktarı davanın açıldığı 1.7.1988 tarihinde yürürlükte bulunan
mevzuata ve
tesbit edilecek değere göre belirlenecektir.
Sözü edilen tarihte yürürlükte bulunan Vakıflar Kanununun 27.
maddesine 20.6.1952 tarih ve 5982 Sayılı Kanunla eklenip, 28.9.1983
tarih ve
2888 Sayılı Kanunla değiştirilen ikinci fıkrasına göre tavize
dönüşen icaret
ve mukataa miktarı, 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanunu gereğince
verilen en son
beyanname ile beyan edilen vergi değerinin 20 oranındadır. Sözü
edilen yasa
hükmüne göre beyannamedeki değeri taşınmazın rayiç bedelinin altında
olduğu
takdirde gerçek değerin, Emlak Vergisi Kanunundaki usule uygun
olarak vergi
dairesince tesbiti ve ondan sonra telep konusu edilmesi gerekli ise
de,
davanın bu aşamasında daha önce yapılmayan bu işlemin (dava
tarihindeki
gerçek değerin tesbiti) mahkemece yapılması gerekecektir. Ancak, bu
bedelin
tesbitinde taşınmaz üzerindeki yapıların belediye tarafından daha
sonra
yapılmış olduğu dikkate alınmalıdır.
O halde mahkemece yapılacak iş, taşınmaz zemininin davanın açıldığı
1.7.1988 tarihi itibariyle raiç değerinin ne olduğunun tesbit
ettirilmesi
ile, yukarıda sözü edilen Vakıflar Kanununun 27. maddesinin 2.
fıkrası
gereğince bunun 20’sine hükmetmek ve ödendiğinde vakıf şerhinin tapu
kaydından terkinine hükmetmek olmalıdır.
Yasada öngörülen yöntemin dışına çıkılarak ve belediye tarafından
yapıldığı anlaşılan binalar da dahil edilerek belirlenen değer esas
alınarak
hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın
yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle
yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince
BOZULMASINA,
temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
17.12.1996
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|