2. Hukuk Dairesi 1996/10521 E., 1996/11385 K.
BOŞANMA
DURUŞMA
İHTAR
İHTARIN GEÇERLİLİĞİ
TERK
TERK NEDENİYLE BOŞANMA
İçtihat Metni
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı :
Esas Karar
96/10521 96/11385
Y A R G I T A Y İ L A M I
7.11.1996
Özet:Hakim tarafından yapılan ihtar terk sebebine dayalı boşanma
davasının dava şartıdır. Hakim ihtarın kanuni şartları taşıyıp
taşımadığını
resen gözetir.
İhtar isteğinin duruşmalı incelenmesine gerek yoktur.
ihtar isteği üzerine hakimin işlemleri ve kararı muhatapta tereddüt
yaratacak nitelikte olmamalıdır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp
düşünüldü.
1-Davada istek terk sebebi ile boşanmaya karar verilmesidir.
Karı kocadan biri, evlenmenin kendisine tahmil ettiği vazifeleri ifa
etmemek maksadı ile diğerini terk ettiği veya muhik bir sebep
olmaksızın
evine dönmediği taktirde, ayrılık en az üç ay sürmüş ve devam
etmekte
bulunulmuş ise, diğeri boşanma davasında bulunabilir.
Davaya hakkı olan tarafın talebiyle Hakim, diğer tarafa bir ay
zarfında evine avdet etmesini ihtar eder. Bu ihtar icabında ilan
tarikiyle
yapılır. Şu kadarki boşanma davasını ikame için muayyen müddetin
ikinci ayı
hitam bulmadıkça ihtar talebinde bulunulamaz ve ihtar vukuunda bir
ay
bitmeden dava ikame olunamaz. (MK. 132)
Terk sebebi ile boşanma davası açılabilmesi için eşlerin en az iki
ay
ayrı yaşamaları, diğer tarafın ihtar isteğinde bulunması, ihtara
rağmen bir
ay içinde eşin eve dönmemesi ve böylece ayrı yaşama süresinin en az
üç ay
olması gerekir.
Medeni Kanunun 132/2. maddesi gereğince davaya hakkı olan tarafın,
(genelde terk edilen eşin) isteği üzerine Hakimin diğer tarafa (terk
eden
eşe) bir ay içinde evine dönmesini ihtar etmesi zorunludur. İhtar
davanın
kabulü için varlığı zorunlu bir dava koşuludur. Bu koşul yerine
getirilmeden
ve diğer eş ortak yaşamın devam edebilmesi için eve çağrılmadan ve
özetle
ihtar yapılmadan, açılacak bir boşanma davasının kabul edilebilmesi,
hatta
incelenebilmesi mümkün değildir.
27.3.1957 tarih 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ihtarın
nitelik ve kapsamı belirtilmiştir.
Buna göre;
a) İhtar, bağımsız yargısal sonuç doğurmayan ve boşanma davası
öncesinde Hakim kanalı ile yaptırılması gereken bir işlem
niteliğindedir.
b) Bu yönü dolayısı ile ihtar “Nihai Karar” niteliğinde
bulunmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesi
uyarınca
ihtar kararına karşı kanun yolu kapalıdır.
c) İhtarın amacı terkin sonucunun karşı tarafa bir kere daha
hatırlatılmasıdır.
d) İhtar söz konusu 132. maddenin diğer unsurları gibi bir dava
koşuludur.
e) Mahkemelerce ihtar isteğinin yerine getirilmesi zorunludur.
f) İhtarı yapan hakim işin esasını incelemeye yetkili değildir.
g) İhtar kararında eşin davet edildiği yerin açık ve ayrıntılı
adresinin gösterilmesi gerekmektedir.
h) Muhatap bulunduğu yerden başka bir yere çağırılıyorsa yol
giderini
karşılayacak paranın gönderildiğinin de ihtar kararında belirtilmesi
gerekmektedir.
ı) Nihayet ihtar kararında davete bir ay içinde uyulması gereği ve
uyulmaması halinde doğuracağı sonuçların açıklanması gerekmektedir.
Medeni Kanunun 132. maddesindeki unsurların ihtar kararında bulunup
bulunmadığı mahkemece resen araştırılması, bulunmaması halinde ihtar
geçersiz
olduğundan davanın reddedilmesi gerekir.
Olayımızda, davacı 1.2.1996 tarihinde ihtar talebinde bulunmuş,
Mahkemece dilekçe esasa kaydedilerek gerek olmadığı halde duruşma
açılmış ve
davalıya “Bir aylık süre içerisinde dava dilekçesinde belirtilen
evine
dönmesi, aksi halde açılacak boşanma davasını ihtar sebebi ile
kabullenmiş
olacağı, ayrıca eve dönmesi için adres belirlenmiş olup, yol
giderinin posta
havalesi ile postalandığı” meşruhatını taşıyan davetiye tebliğ
edilmiş
bilahare de yapılan duruşma sonunda 20.3.1996 tarihli karar ile
ihtarın
tastikine karar verilmiş ve bu karar 25.4.1996 tarihinde davalıya
tebliğ
edilmiştir.
Mahkeme bir yandan davalıya evine dönmesini aksi halde boşanma
davası
açılacağından söz ederken diğer yandan davalıyı duruşmaya davet
ederek
işlemde tereddüde yol açmıştır. Şu halde;
Ortada Medeni Kanunun 132. maddesindeki unsurları taşıyan tereddüt
yaratmayacak bir ihtar kararı yoktur. Bu durumda açılan davanın
reddi
gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
2-Kabul şekli bakımından da ihtarın tastikine dair karar davalıya
15.4.1996 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise bir aylık süre
beklenmeden
4.4.1996 tarihinde açılmıştır. Bu yön gözetilmeden davanın kabulü de
usul ve
kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA
temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar
verildi.
7.11.1996
|