18. Hukuk Dairesi 1996/333 E., 1996/1877 K.
VAKFEDENİN MİRASÇILARI VE LEHLERİNE MAL VASİYET EDİLEN KİŞİLER
VAKFIN TESCİLİ
İçtihat Metni
T.C.
Y A R G I T A Y
18. HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1996/333 1996/1877
Y A R G I T A Y İ L A M I
Dava dilekçesinde vakıf senedinin tescili, vakfın sicile kaydı
istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz
incelemesinin duruşmalı olarak yapılması bir kısım müdahil davalı
vekili
tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile
istenilmekle
taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde
temyiz
eden müdahil davalılar Vek. Av. Seyfettin ve Av. Mehmet ile
aleyhine temyiz olunan davacı vekili Vek. Av. Reşide geldi. Gelen
vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün
kağıtlar
okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Müteveffa Behiye, ölmeden önce İstanbul 25. noterliğince
resen düzenlenen 4.7.1989 tarih 32452 yevmiye nolu vakıf senedi ile
bazı
mallarını Mühibe Eğitim ve Sağlık Vakfı adı altında Medeni Kanunun
73.
maddesi uyarınca vakfetmiş ve 17.7.1989 tarihli dilekçesiyle
ikametgahı
olduğunu bildiği Fatih’deki 2. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak
Medeni
Kanunun 74. maddesi gereğince tescil istemiştir. İstem tarihinden
sonra
mahkemece yapılan inceleme sırasında adı geçen 4.8.1989’da vefat
etmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıflar tüzüğünün 5. maddesine dayanarak
istemde
bulunanın yerine geçmiş ve mahkeme incelemesine katılmıştır.
Bu arada vakfedenin mirasçıları ve lehlerine mal vasiyet edilen
kişiler de “ilgili” sıfatıyla bu tahkikata katılmışlardır. Mahkemece
bu
kişiler davada asli müdahil sıfatıyla dinlenmiş ve ikame ettikleri
deliller
toplanmış ise de, Medeni Kanunun 74 ve Türk Medeni Kanunu
Hükümlerine Göre
Kurulan Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 5. maddesi dikkate alındığında
tescil
istemini içeren başvuru bir dava niteliğinde olmadığı gibi mirascı
ve lehine
mal vasiyet edilen kişilerin böyle bir yargılamada davaya müdahil
olarak
katılmaları da söz konusu değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 74.
maddesi
hükmü incelendiğinde sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü mahkemece
verilen tescil
kararının tebliği üzerine iki ay içerisinde ancak temyiz yoluna
başvurabilecek iken, kendilerini ilgili olarak gören kişilerin dava
niteliğinde de olmayan böyle bir ihtilafsız kazai işleme asli
müdahil olarak
katılmaları da söz konusu olamaz. Sözü edilen tüzüğün 5. maddesinin
5.
fıkrasına göre mahkeme esas itibariyla evrak üzerinde karar vermek
durumunda
olup, gereken hallerde vakfedeni ve diğer ilgilileri de bu inceleme
sırasında
dinleyebilir ise de, mahkemenin böyle bir yola girmesi “ilgililer”
deyimi
kapsamında olan kişilerin menfeatları haleldar olduğu gerekçesiyle
vakfın
kurulmasına karşı gelmeleri ve vakfın tesciline karar verilmesi
halinde de
temyize bayvurmaları hakkını vermez. İlgililerin mahkemece
dinlenmeleri,
vakfın tesciline ilişkin işlemin mahkemece değerlendirilmesine
yönelik olup,
çekişmesiz kaza işlemi niteliğindeki bu tescil de bu kişilerin taraf
olmalarını gerektirmez. Hal böyle olunca, mahkemenin bu kişileri
asli müdahil
olarak kabul etmesi bir usuli hatadır. Böyle bir hatalı işlem sonucu
yargılama sırasında bu kişileri izafe edilen sıfatın Yargıtay’ca
dikkate
alınmayacağı ve hatalı bir işlemin hukuki sonuç doğurmayacağı da
açıktır.
Bütün bu hususlar dikkate alındığında, mahkemenin tescile ilişkin
kararını temyiz eden Nurettin, Sedef ve Sevgi’nin
bu ihtilafsız kaza işleminde kendilerine taraf yada müdahil sıfatı
izafesinin
mümkün olmadığı için kararı temyiz etme hakları bulunmamaktadır.
Bu kişilerin kurulan vakıf nedeniyle hukuki menfaatlerinin ihlal
edildiği kanısında bulundukları takdirde yasada öngörülen hukuki
yollara
başvurabilecekleri tabiidir.
Bu itibarla tescil kararını temyiz eden Nurettin ve Sedef ile
Sevgi’nin temyiz istemlerinin REDDİNE, temyiz peşin harcının istek
halinde temyiz edenlere iadesine, 27.2.1996 gününde oybirliğiyle
karar
verildi.
|